Ardımızdan, bizden değil diyen efendiler!
Duydum böyle kelam edermişsiniz ardımızdan.
Doğrudur, sizden olmadığım, sizin lisanınızca...
Çünkü, sizden-bizden yoktur bizim lugatımızda...
Hani insanız diyoruz ya, yanlış biliyoruz.
Aslı şudur ki;
İnsan olmayı öğrenmeye geldik dünyaya...
Bu sebeptendir ki, söylediğinizin hükmü yoktur tarafımızda...
Oldum olası karşıyım, tek bir şeye gönül vermeye.
Fanatik olmadım asla,çünkü diğer sevilecekleri ayırmak sinmedi içime.
Sempati duyarken bile sempatizan olmamaya çalışırım.
Mesela bütün renkleri severim,bitkileri,hayvanları,gökyüzünü,mevsimleri......
Birini seçmek,diğerlerine haksızlık yapmak değil midir?
Yaşamaya dair ne varsa her şeyi sevmeli....
Bu yüzden,ne siyasete ısınabildim,ne de spor müsabakalarına.
Takım tutamadım,siyasi parti benimseyemedim.
Biz olmayı beceremiyoruz biz insanlar!
Karşıt fikirlere sahip olmayı,düşmanlık belliyoruz.
Dişe diş diyen nefsimize bırakıyoruz insanlığımızı.
Birbirimize zarar veriyoruz,tüketiyoruz,zaten tükeniyorken...
Bugünümüz de olduğu gibi..
Bu bitmeyen kavganın,hırsın,kutuplaşmanın ve güç gösterilerinin geçerli bir sebebini bana söyleyin lütfen.
Yan yana olmak yerine,karşıt olmanın nedenlerini anlatın.Anlayamadım,anlayamıyorum...
İnsan olarak amacımız,zaten kısacık olan yaşantımızı zorlaştırmak olmamalı.
Birbirimizin düşüncelerine katılmasak bile,birbirimiz düşüncesini savunmada,el ele,
yan yana olmalıyız.Tabi fikirlerimizin çevremizde ki hiç bir canlıya zararı olmaması kaydıyla.
Başımı ne yana dönsem,hep hırs,kavga,kin görüyorum.
Bize dokunmayan yılanı görmezden gelmeyi geçtik,bize dokunmasın diye besliyoruz üstelik.
Oysa yılanın doğası bellidir,minnet duymaz o,unuttuğumuz bu.
Yapılan haksızlıklar karşısında sadece yakınıyoruz,neden?
Sokakta kiminle konuşsam,herkes şikayetçi,bezmiş ve umutsuz...
Şikayet ederek,yakınarak çözülemez sorunlar.
Nereli olduğumuz,hangi partiyi tuttuğumuz veya falanca takımı desteklediğimiz önemli değil.
İnsana dair ne varsa mutluluk veren, bunları hep beraber oluşturabiliriz.
Ayrı ayrı değil..
Hepimiz aynı topraklarda yaşıyoruz.
yüzünün altında nefes alıyoruz.
Aynı ülkenin vatandaşıyız.
Etnik kökenlerimizi sorgulayarak ve bunun için birbirimize saldırarak ne elde edebiliriz ?
Mutsuzluk mu hedefimiz?
Saf çıkarcı niyetlerimiz ile hangi müspet mefhuma hizmet edilebilir?
Gemisini kurtaran kaptan zihniyetinde evet kısa bir hedefe ulaşılır?
Ya sonrası?
Ya çocuklarımıza, ardımızdan gelen nesiller olan geleceğimize ne bırakacağız?
Hangi değerleri?
Hangi umutları?
Onlar bizim ayak izlerimizi takip ederek ilerleyecekler.
Ama çamur, balçık yapıyoruz bu niyetlerimiz ve davranışlarımızla...
Yengeç sepeti misali herkes birbirini aşağıya çekmeye çalışıyor?
Art niyetlerimizi mi rol model alacaklar?
Naylon samimiyetlerden oluşan rollerimizi mi?
Bütün bu yarattığımız karmaşada en önemliyi unutuyoruz...
Sonu ölümle bitecek bir hayata sahibiz.
Hiç bitmeyecekmiş gibi hunharca ,harisçe tüketmek ne kazandıracak bizlere?
Evet evet ,size söylüyorum sen- ben diyenler...
Umurunuzda değil belki ya da hırslarınızdan kör olmuş duygularınız...
Biz aynı topraklarda, aynı bayrak altında, aynı havayı soluyoruz.
Biz oldugumuzu hatırlayın lütfen!
Ülkemiz, memleketimiz ve ardımızdan bizi takip eden çocuklarımız için...