Diyanet İşleri Başkanlığı, laik, demokratik, hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nde, farklı dinlerin ve mezheplerin özgürce ibadet edebilmesinin teminatı olacak kurum olarak kuruldu.
Ancak, bu ilkeden gittikçe uzaklaşan bu kurum, ‘İmkânlarım kısıtlı’ diye yakınan bğir hale dönüşüp, devletin bütçesinden aldığı milyonlarla har vurup harman savurur hale geldi. Son dönemde yandaşlık adımlarını sıklaştıran bu kurum, asli görevlerinden de gittikçe uzaklaştı.
Kurumun mali açıdan hangi boyutlarda hareket ettiği 2015 yılı Performans Raporu’na yansımış durumda. Bu rapor, ‘kamu paralarının’ nasıl çarçur edildiğini de gözler önüne serer cinsten.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın yanı sıra 12 Bakanlığı da geride bırakan bütçesine karşın, ‘imkânlarının kısıtlı olmasından’ yakınıyor. Ama, kazın ayağı hiç de öyle değil.
Basit kalemlerde inanılmaz harcamalar yapıldığı raporlara yansımış durumda…
Mesela, Diyanet yayınları ve fetvaları için harcanan para özellikle dikkat çekici. Kurum, toplumda infial yaratan baba ile kız arasındaki şehvet fetvası ile birlikte hutbeleri de internete yüklemek için kurulan sitesine 2 milyon TL harcama yapmış.
Pes doğrusu…
Kurumun performans hedefi tablosunda şaşkınlık yaratıcı kalemlerden biri de, ‘İslam’ın bilimsel metodolojisine uygun dini bilgi üretmek, bunu içselleştirmek ve yaymak’ hedefiyle hazırladığı eserler ve yapılan faaliyetler. Bu kapsamda 16 toplantı yapılmış, 6 ‘ilmi eser’ hazırlanmış, 10 tez çıkarılmış, 210 makale incelenmiş ve 4 kitap basılmış.
Bunlara harcanan para ise 8 milyon 861 bin 106 TL olmuş.
Yani, 4 kitap basıp siteye fetva ve hutbe yüklemenin toplam maliyeti 10 milyon 861 bin 106 TL.
Hal böyleyken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hayret verici performansı bu yıl da ek ödenek istenmesini gündeme getirebilir ve bu hiç şaşırtıcı olmaz bence…
Bu kurumun bir düzenlemeyle kamu denetimi dışında bıraktığı ‘’Hac parası’’ ise çok su kaldırır bir düzenlemeyle toplanıyor.
2010 yılında, Diyanet’in kuruluş kanunlarının 13. cümlesine eklenen madde ile toplanan hac paraları kamu geliri sayılmamaya başladı.
Bu da, denetimsiz bir iç bütçe oluşmasını ve harcanmasını getiriyor…
Diyanet’in topladığı harç paralarını kamu geliri saymaması nedeniyle, kurum Sayıştay denetimine de tabi olmuyor. Çünkü Sayıştay sadece kamu gelir ve giderlerini denetliyor.
Diyanet’in topladığı bu hac paraları, Performans Raporu’na ancak 2 milyon 872 bin 593 TL’lik kısmıyla yansıyor. Ama, bilinen o ki, toplanan hac paraları, bu rakamın kat kat ötesine geçiyor.
İşte, bu gelir kamu kaynağı sayılmadığı için denetlenemiyor. Yani, Başkanlık, buradan oluşan illegal bütçeyi istediği gibi ve istediği yerde kullanıyor.
Yetmiyor, kurumun başkanına Cumhurbaşkanı zırhlı Mercedes hediye ediyor.
Saltanat, din ulemalarından başlayarak, devleti de hegemonyası altına almanın yolunu bulmuş. Bu yolda her adım fütursuzca atılıyor ve karşı çıkılmasının önüne geçecek tahkim kanunları da tez elden torba yasalarla meclis’ten geçiriliyor.
Bu yüzden, şunu söylemek aymazlık olmayacaktır.
İslam devletinin ‘Türkiye Vilayeti’ sözleri, boş konuşulmak için söylenmiş şeyler değil. Bilmem anlatabildim mi ?