Gazete haberleri; “ yüksek öğrenim mezunu 571.000 kişinin işsiz olduğunu” kaydediyor. Bilineni budur. En az 30 daha ekleyiniz.600.000 dolayını bulur.
1984’lerde başlayan: “devlet, baba değildir” furyasının sonuçlarını iyi incelemelidir. Kamu İktisadi Kurumları artık yoktur. İstihdam söz konusu değildir. Devlete ancak öğretmenler atanmaktadır. PTT dağıtıcıları dahil çoğu taşeron sistemine bağlanmışlardır.
Serbest mesleklerden; tıp, hukuk ve eczacılıkta yüzlerce özeli açılmıştır. Sadece çoğu özel 119 hukuk fakültesinden yağmur gibi mezun çıkmaktadır. Yazıhane kirasını bile verememektedirler.
Yüksek öğrenim bölümlerini tek tek tahlil edecek değiliz. 5 yıllık Tiyatro öğreniminden çıkan bir genç, tiyatroları kapamaya çalışan devlet tutumuna karşı ne yapabilir? Çoğu “alaydan yetişme” basın-yayın organı mensuplarının yanında “İletişim fakültesi” mezunlarının kaçı iş bulabilir?
“Sosyal devlet” biliniz ki “baba devlettir”. Maddesel olanaklar bularak bir-kaç yabancı dil ekleyenler, Batı ülkelerinde parayla okuyanlar Türkiye’de işin kaymağına taliptirler.
Tarım ülkesi ayrıcalığının nimetlerini yitiren, Orta Amerika’dan bile karpuz ithal eden ülkedeyiz. Büyük kentlere bilinçsiz akın sürmektedir. Bu ülkede devlet, halkına yabancıdır. Çünkü artık ‘sosyal’ değildir. Kamu mallarını, satan-savan politikalar egemendir.
İnsani erdemler törpülenerek bireycilikler sivriltilmiştir. Ülke suç laboratuvarıdır. Çıkarcılık, bencillik ve vurdumduymazlık egemendir. Ufak bir anlaşmazlıkta mahkemelere giden, silaha davrananlar gazete haberidir. Kadına saygısız, uyuşturucuya meraklı, kendini hep haklı sayan, ulusal değerleri yitik, kredi kartına sarılan, işsiz veya çalışmadan kazanmaya hevesli bir toplum yaratılmıştır.
İşte böyle bir ülkede canını dişine takarak, didinerek devlet okullarından yükseköğrenim diploması alanlar, üzüntüler içindedirler. İşsiz kalacaklardır. Kaygı duyan bir kamu sorumluluğu artık yoktur. Ders yılı kapanırken, düşüncelerimiz bunlardır.