Merhaba değerli okurlarım
Bu hafta size dini inançlarımızın psikolojik durumumuza olan etkisinden bahsetmek istiyorum. Depresyonun yaşam boyu görülme oranının yüksek (%16.5) olmasından dolayı, dini inançlarımızın özellikle depresyonla ilişkisini açıklayacağım. Öncelikle depresyon nedir gelin birlikte bakalım.
Depresyon nasıl hissettiğinizi, nasıl düşündüğünüzü ve nasıl davrandığınızı olumsuz etkileyen yaygın ve ciddi ancak tedavi edilebilen tıbbi bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü(2017) depresyonun başlangıç yaşının çoğunlukla 25-44 olduğunu belirtmiştir.
Depresyonun Belirtileri
- Üzüntü ve keder
- Çaresiz hissetmek
- İntihar düşünceleri
- Haz ve yaşamdan zevk alma duygusunun kaybolması
- Doyum sağlamak için yapılan etkinliklerin boş ve anlamsız olarak görülmesi
- Hobilere, yaratıcılığa ve aile etkinliklerine duyulan ilginin dereceli olarak kaybedilmesi
- Yaşamda en çok ilgilenilen şeylerin artık haz vermemesi
- Başka insanlara karşı duyulan ilgi ve sevginin kaybedilmesi
- Sürekli yorgun hissetme
- Uykuya dalmada zorluk
- İştah değişiklikleri: Aşırı yeme veya iştahsızlık
İnançlarımızın Depresyonla İlişkisi
Dinin algılanma biçimi etkisini değiştirmektedir. Dini öğrendiğiniz şekil sizi olumlu veya olumsuz etkilemesi konusunda belirleyicidir. Din çok katı öğrenilmiş ise, kişinin zihninde cehennem korkusu üzerine ise kişi ne yazık ki ruh sağlığı anlamında olumlu etkilenmiyor. Hatta bu şekilde yetişmiş bir kişide kişilik yapısı olarak her zaman bir cezalandırma korkusu, her zaman bir suçluluk düşüncesi hakim oluyor. Kişinin hayatında işler ters gittiği zaman, hep cezalandırılacağını düşünüyor. Bunlar da ruh sağlığına olumsuz etki ediyor. Fakat dini inanç kişinin zihninde; şevkatlı, hoşgörülü, ayırım yapmayan, koruyucu, güven ve sevgi içeren bir durumdaysa ruhsal olarak destekleyicidir. Çünkü din, insanın nasıl ve neden yaratıldığını açıklarken hayatının anlamını bulmasına yardımcı olur. İnsana sorumluluklarını hatırlatarak bu dünyaya boş bir amaç uğruna gönderilmediğinin ve hayatını nasıl anlamlandıracağının bilgisini verir. Ahiret inancı hem ölüm düşüncesinin kabullenilmesini hem de bu dünyada karşılaşılan birtakım sıkıntıların karşılığının öbür dünyada kat kat alınacağı düşüncesiyle kişiyi karşılaşabileceği kaygı ve stresten kurtarabilecektir. Nitekim bütün ibadetlerin de kişinin ruh sağlığıyla doğrudan ilişkisi vardır. İbadetler Allah’a karşı görev bilinciyle yapıldığı için, yerine getirildiklerinde iç huzuru sağlar. Cemaatle yapılan ibadetlerde de ortak duygulara sahip, aynı amaç için bir arada olan grup; kendisini o topluluğun bir parçası olarak görüp, sosyal destek görecek, gösterecektir. Dua etmek de kişiyi ümitsizlikten ve yalnızlık duygusundan kurtarabilmektedir. Kişi başarısız olduğunda kaygılanır ve problemini büyüterek depresyona girebilir ancak dua ettiğinde zorlukların karşısında yalnız olmadığını, yardım isteyeceği, onu gören duyan ve her şeye gücü yeten bir yaratıcısının olduğunu hatırlayıp manevi bir güç kazanır. Manevi güç kazanan kimsenin depresyona girme olasılığı düşecektir.