Dilovası, sanayinin merkezlerinden biri. Sanayileşmenin getirdiği sorunların ise ana noktası.
Yetmezmiş gibi, şimdilerde Taşocağı Organize Sanayi Bölgesi (OSB) de bu ilçemizin sınırları içinde kurulmak isteniyor. Dilovası yükünden arındırılmalı, insan odaklı yaşanılır bir yer haline dönüştürülmeli derken, şimdilerde yeni bir yükü daha sırtlanması isteniyor.
Amaç yeni bir çevre katliamı yaratmak mı ?
Amaç, Dilovası'nı insan açısından daha az yaşanır hale getirmek mi ?
Resmi ağızlar, elbette ki bu sorulara büyük harflerle HAYIR diyecektir. Ama, öyle demeleri sorulara verilecek yanıtlardan poizitif bir çıkarım olacağı anlamına gelmiyor.
Söz konusu projenin yaratacağı durumu çevre katliamı yaşanacak diye tanımlayan ve ''Yörük obası Taşocağı OSB'ye feda edilecek'' diyen çevre aktivistlerine hak vermemek olası değil.
Çevreciler, ''Büyük bir orman katliamı olacak. Gebze ve Kocaeli çevresinin nefes borusu tahrip edilmeye hazırlanıyor'' diyor. Bu tespit ve savları insanı fazlasıyla tedirgin ediyor.
Bence tedirgin etsin de zaten.
Diyorlar ki;
''Yüzyıllardır Yörükler'in yaşadığı Dilovası’nın kuzeyindeki 50 bin dönümlük ormanlık alanda hiçbir ÇED raporu olmadan Taşocağı OSB kurulması kararı alındı. Karar uygulanırsa Gebze ve çevresi nefes alamaz hale gelecek, Yörükler yaşayacak alan bulamayacak, gelenek ve kültürleri yokolacak.''
OSB kapsamında, yan yana 65 taşocağı açılacak ve bölge taşocakları OSB'ye feda edilecek. Üstelik, kendisi de bir yörük olan Vali Ercan Topaca'nın altında imzası bulunan kararfla.
Son olarak;
Bu yeni OSB nedeniyle Gebze ve Dilovası bölgesinde yeni bir ''organize çevre sorunu'' yaşanacak. Ocak 2015´e kadar faaliyete geçmesi de planlananan bu taşocakları oraya kurulmamalı.
Dilovası'nın yükü yetmedi mi ?
Projede kayıtsız şartsız durdurulmalı ve yok sayılmalıdır. Çünkü, herkes çok iyi biliyor ki, bu proje yeni bir çevre cinayeti yaşanması demektir...