DEPREMİ UNUTUVERDİK!

Cengiz Akgün

Turgut Uyar şöyle demişti bir şiirinde:

''Şimdi bunca karanlığın üstüne

Oturup bir mektup yazmalı

İlkbahara ve yaza..''

Karanlık, yıkıcı ve acılı günler ülkemizi bir türlü terk etmiyor.

Kasvetli, gergin günlerden geçiyoruz.

6 Şubat’ta 11 ilimizi etkileyen, 50 bini aşkın insanımızın yaşamını yitirdiği 100 binin üzerinde kişinin yaralandığı, milyonlarcasının ağır biçimde etkilendiği bir büyük deprem felaketi yaşandı.

Deprem yalnızca binaları değil insanların umutlarını, geleceklerini, psikolojik çeperlerini de yıkıp geçti.

Bölge insanı yıkımın dehşetini üzerinden atabilmiş değil.

Kaybedilen çocuklar, anneler, babalar, yakınlar…

Umutlar, hayaller enkazlarında altında yitip gitti.

Unutmak onlar için anlamsız ve boş bir şey.

Yaşadıkları müddetçe hafızalarının bir köşesinde deprem ve yaşattığı acılar var olmaya devam edecek.

Ne var ki bu büyük deprem bölgesi dışında hemencecik unutuluverdi.

Felaket sıradanlaştı ve normal bir şey gibi algılanmaya başlandı.

Birkaç gün-hafta üzüldük, korktuk sonra eski rutin yaşantımıza dönüverdik.

Çünkü hayattaydık acıları doğrudan doğruya yaşamamış, hiçbir yakınımızı kaybetmemiş, evimiz, barkımız, umutlarımız yıkılmamıştı.

Şüphesiz yaşam bir şekilde akıp gidiyor ve özünde alışılagelmişe dönmek gibi bir gerçeklikte var.

Ne var ki unutmak bu kadar hızlı ve umarsızca olmamalı.

Depremin üzerine ağıtlar yakmak, üzülmek veya devamlı, “deprem olur mu ”diye düşünmekte kimseye hiç bir fayda sağlamıyor.

17 Ağustos 1999’da Gölcük merkezli depremi bizzat yaşamış birisi olarak bizlerde günlerce, haftalarda korku ve şokun travmasını üzerinden atamamıştık.

Biz şanslıydık çünkü binamız yıkılmamış, hiçbir yakınımızı kaybetmemiştik.

Ancak 24 yıldır deprem hiçbir zaman aklımızdan çıkmadı.

Depremde neden bu kadar bina yıkıldı,  50 binin üzerinde insanımızı neden kaybettik gibi sorulara yanıt aramamız gerekiyor.

Ülkenin deprem kuşağı üzerinde olmasının bilinmesine karşın hiçbir ciddi önlem almayan, binaları, insanları depreme karşı hazırlamayanlar yıkımın ve ölümlerin birinci derecede sorumlusudur.

14 Mayıs’ta bilindiği üzere seçim yapılacak, yeni Cumhurbaşkanı ve hükümet belirlenecek.

Umudumuz on yıllardır yaşanan acıların ve karanlığın son bulmasıdır.

Deprem gibi felaketlerin basite alınmaması, deprem öncesine yönelik ciddi, kalıcı çözümler ve projeler üretilmesidir.

Kim bilir belki güzel günler gelir.

Bahara ve yaza o zaman oturup bir güzel mektup yazarız..