Siz yazının başlığına bakmayın, her yazının başlığı okurun dikkatini çekmek için özenle seçilir.
Bu yüzden bugün ki yazımın başlığını “Deniz Bitti” sıra derelerde ifadesini kullanmayı uygun buldum.
Bölgemizdeki kural dışı uygulamalara
dikkat çekmek istedim.
Tüketim ekonomisi güzel olan herşeyi tüketiyor.
Yaşadığımız şehirler nefes alınamayacak hale geldi.
Sokakta yürünemeyecek noktaya doğru hızla ilerliyoruz.
Bunun başlıca nedeni “bize plan lazım değil, plav istiyoruz” diyenlerin başlatmış olduğu süreçtir.
Hiç unutmuyorum Gebze’ye ilk geldiğim yıllarda her taraf yeşildi.
Herkesin evinin önünde mütevazi bir bahçesi vardı.
Şimdi geriye dönüp baktığımda Gebze’de yeşil alan sadece mezarlıklarda bir de askeri birliklerin bulunduğu yerlerde kalmıştı diyemeceğim!
Çünkü oralarda TOKİ’nin ve belediyelerin imar randına teslim edildi.
Şu memleketin haline bakın, hiç kimse bu kentte yaşayan insanlara betonlaşan binlerce dönümlük yeşil alanlar için ne düşündüklerini sorma gereği duymadı.
Nerede bir yeşil alan varsa TOKİ’nin adı altında el konuluyor.
Bahsettiğim arazi eski topçu kışlasının
ta kendisindir.
Bir taraftan kentsel dönüşüm adı altında vatandaşın mülküyet hakkı gasb ediliyor.
Bunlar yetmiyor gibi kamuya ait araziler TOKİ üzerinden yandaş inşaat şirketlerine ucuz arsa olarak temin ediliyor.
TOKİ’nin kuruluş amacı neydi?
Konutu olmayan dar gelirli vatandaşa ucuz sosyal konutlar yapmaktı.
Bunun en iyi örneği Mutlukent yerleşim alanıdır.
Şimdi TOKİ’nin konutlarına yoksul insanlar yaklaşamıyor.
Bedava arsa tahsisi yapılıyor.
Her türlü vergiden muaf tutuluyor.
Buna rağmen yoksul insanlar konut sahibi olamıyor.
Topçu Kışlasının bulunduğu alan bölgemizin sanayi ve teknoloji amaçlı fuar olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca eğitim amaçlı kampüs olabilir.
Üretim ekonomisinden, tüketim ekonomisine dönüşmek böyle bir durumdur.
Her taraf konut doldu.
Eğitimli gençler işsiz, gelecekten umutlarını kesmiş durumdalar.
Artık deniz bitti...!
Şimdi küçük hesap peşinde koşanlar çoğaldı...!
Devlet kar etmediği hiç bir yatırıma sıcak bakmıyor.
Şirket miyiz devlet miyiz belli değil!
Ne demişti bir siyaset büyüğümüz “Devlet Şirket gibi yönetilmeli”...
Zaten işler öyle yürüyor...