Ülkemizin geleceğine, artık karada ölüm yok.
Açılımımız açıklandı.
Pandora'nın kutusu sonunda açıldı.
Demokrat başbakanımız,demokratik bir üslupla,demokratikleşme paketini açıklamadan önce, açılış konuşması yaptı.
11 yıl boyunca fedakârca görev yapan,Milli iradeyi en güçlü şekilde savunup,
Milletin talepleri yönünde çalışan milletin vekillerine,
Bu süre zarfında Türkiye'nin reformlarına katkılar sağlayan herkese teşekkür etti.
Ardından terör yüzünden şehit olan evlatlarımıza Allah'tan rahmet dileyerek,
Terörün son bulması yönündeki temennilerini dile getirdi.
İç barışımızı güçlendirecek, toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü geliştirecek,
huzurumuzu daha da arttıracak adımları bir bir açıkladı.
Bu demokratikleşme paketiyle, Türkiye'nin istiklalini güçlendirdiklerini,
Var olan özgürlük alanımızı daha da genişleteceklerini söylediler.
Silah, meşru demokratik bir hak talebinin yerini tutamaz"dedi.
"Meşrutiyetin kaynağı artık millettir" dedi.
"Millet ne dediyse biz onu yapıyoruz" dedi.
"Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz" dedi.
(Yani parası olanlar bu özgürlükten yararlanacak.)
Allah razı olsun!
Alevi vatandaşlarımız da demokrasi pastasından büyük bir dilim aldılar bu arada.
Cemevlerine yasal statü sağlanması ve her tür ibadete ilişkin yasakların giderilmesi yönündeki istekleri doğrultusunda ciddi bir adım atılarak,Nevşehir Üniversitesi'nin adı,Hacı Bektaşi Veli olarak değiştirileceği bilgisi çıktı paketten...
Asıl reform ise,ülkemizi bir hayli ileriye götürecek bir atılım...
Kamuda çalışılmasına izin verilmeyen Roman vatandaşlarımıza müjde!
Her bişeyleri tamdı...
Tek eksiklikleri olan Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulacakmış...
(Roman vatandaşlarımızın dil ve kültürleri ile, karşılaştıkları sorunlara yönelik olarak araştırmalar yapmak üzere, çözüm önerileri üretmek amacıyla .
Yıllardır siyasallaştırılarak,çıkar amaçlı zümrelerce araç olarak kullanılan türbana,kamu özgürlüğü verildi...
Ve en önemli açılım maddesi ise andımızın kaldırılmasıyla ilgili olandı kuşkusuz.
Tarihi bir dönem...
1933'ten beri ilköğretimlerde her sabah,okutulan andımız bundan sonra okutulmayacak.
Çeşitli etnik kökenlere sahip çocuklara mecburi olması zaten yanlıştı.
Ancak bu yanlış,tamamen kaldırmak yerine üslup düzeltilerek yapılmalıydı.
Hümanist bir yaklaşım olarak gösterilmeye çalışılan bu girişimin, eksik ve belli bir amaç için
kullanıldığını anlamak için düşünmeye gerek yok.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na,19 Mayıs'a,İstiklâl Marşı'na getirilen yasakları hatırlamak yeterli.
Daha dün halkına şiddet uygulayan polislerine destan yazdırıp, para ödülü veren de aynı,
Bugün "76 milyon vatandaşımla biriz,beraberiz" diyen de.
Bu demokratikleşME diye haykıran seçim paketi hayrımıza olacak eminim...
Takke düştü kel göründü iyice.
"Darbekatör Bayram" Müjdat Gezen anlattı,bayıldım...
Bir Roman baba ve oğlu gezerlerken, meydanda Kenan Evren'in heykelini görmüşler.
Oğul babaya sormuş;
-Bu kim baba?
-Kenan Evren'dir be yav!
-Niye buraya dikmişler?
-E bu adam üniversiteleri kapatmıştır,partileri kapatmıştır,onu kapatmıştır,bunu kapatmıştır...
-Te böyle taş olup dikilir işte!
Daha fazla kelama gerek yok.
Çocuk masumiyeti ve mantığıyla umutlu yarınlara...