DEĞERLER BULAŞICIDIR…

Dilek ALP

Kralına karşı haklı olan bir vekil,
kocasına karşı haklı olan bir kadın,
subayına karşı haklı olan bir asker,
acımasızca, iki kat cezaya çarptırılmaz mı bu toplumda?
Çalışkanlar için, doğrular için haklı olmak daima bir suçtur…

Semerkant, Âmin MAALOUF

 

**
 

Bu konuyu kent yazıları içine dâhil etmesem de aslında içerik olarak toplum yaşantısına aittir. Önem verdiğim konulardan biri “değerler sistemi” olduğu için yazılarımı okumaya alışık olan sizlere hatırlatma ihtiyacı duydum. Her insan belirli dönemlerde bireysel değerlerini gözden geçirip yolun neresinde olduğunu idrak etmeli, o yolda yürürken nerelere çaptığını, o süreçte neleri kırıp döktüğünü gözden geçirmeli. Ödediği bedelleri düşünmeli, “değdi mi şimdi” diye kendine sormalı. Her yaştan kişiyle bu konuda çalışmalarım oldu ve bu bana birçok insanın farklı değer sistemlerini öğrenme konusunda eşsiz bir deneyim yaşattı. İster 7, ister 70 yaşında olsun, her insanın hikâyesini ve hayatında neyin önemli olduğunu dinlemek benim için asıl zenginlikti. Değişen değerleri izlemek ise bazen acı verdi.

Değerler, hayatımız boyunca doğru ve yanlış anlayışımızı yansıtır, büyümemize ve gelişmemize yardımcı olurlar. İstediğimiz geleceği yaratmamıza yol açarlar. Her gün verdiğimiz kararlar değerlerimizin bir yansımasıdır. Değerlerimizin çoğunu ebeveynlerimizden ve geniş ailemizden öğreniriz. Aile değerlerimiz sosyal ve kültürel değerlerimizden kaynaklanır. Bazen de yeni yaşam deneyimleri daha önce sahip olduğumuz tüm değerleri değiştirebilir. Biz buna çoğu zaman travma deriz.

Bireysel değerler, hayatımızı nasıl yaşadığımızı ve kendi çıkarlarımız için neleri önemli gördüğümüzü yansıtır. Bireysel değerler arasında şevk, yaratıcılık, tevazu ve kişisel tatmin en başlarda yer alır.

İlişki değerleri, hayatımızdaki arkadaşlar, aile, öğretmenler, yöneticiler vb. gibi diğer insanlarla nasıl ilişki kurduğumuzu da yansıtır. İlişki değerleri arasında açıklık, güven, sadakat, cömertlik ve şefkat yönlendirici unsurlardır.

Sosyal değerler, toplumla nasıl ilişki kurduğumuzu yansıtır. Sosyal değerler arasında adalet, özgürlük, saygı, topluluk ve sorumluluk yer alır. Günümüz dünyasında, toplum pek çok değeri uygulamıyor gibi görünebilir. Ayrımcılıkta, baskılamada, gücün kötüye kullanılmasında, açgözlülüğümüzde büyük artış var. Bence yüksek sesle sorulacak en ciddi soru “Gelecek nesillere ne bırakıyoruz?” olmalı. Belki de toplumun değerlerine sert bir şekilde ciddiyetle bakmasının ve toparlamasının zamanı gelmiştir. 

İşte toplumumuzun daha çok, hem de pek çok ihtiyacı olduğunu hissettiğim bazı değerleri:

Empati, bir başkasının duygularını anlamak ve paylaşmak olarak tanımlıyorum bu davranışı. İnsanların, başkalarının kim olduğunu anlamaları ve kim olduklarını kabul etmeleri gerekiyor normal koşullarda. Birlikte nasıl gelişebileceğimize odaklanmak nihai hedefimiz olmalı, hızla insanlığı tükettiğimiz bu yüzyılda.

Saygı, hepimiz için karşılıklı olması gereken temel duygudur. Bizi insan yapan en önemli unsur bana göre. Aramızdaki farklılıklara rağmen herkese saygı duymak, bir toplumun iyi işlemesi için hayati önem taşır.

Sevgi, kalplerimizde sevgi olması, kendinize sevgi beslemek, başkalarına zarar verme güdüsünü engeller. Tüm kötülüklerin alt yapısında sevgi eksikliği ve buna bağlı olarak değersizlik hissi yatar. Sevgi temeli, hepimizin birbirini kabul etmemize yardımcı olur. Sevgi görmemiş kişinin sevgi gösterebilmesi de zordur.

Sadakat, bizi bir kişiye, şeye veya duyguya bağlayan tek değerdir. Sadakat duygusu ile ihanet edilemez. Hepimiz sadakati paylaşabilirsek, toplumumuza zarar verecek bir şeye karşı durmak için gereken gücü oluşturmamız kolaylaşır ve bu duygu kuvvetlenir.

Dürüstlük, toplumdaki dürüstlüğün en kuvvetli izdüşümü kendinizi olduğunuz gibi kabul etmektir. Dürüst olmak gerekirse, kusurlarınızı kabul edebilir ve kendinizi geliştirmek için gerekli adımları atabilirsiniz. Kusurlarımızı kabul ettiğimizde, bir başkasının onlarınkini kabul etmesine de yardımcı olabiliriz. Sonuçta, hepimiz birbirimizin daha iyi insanlar olmasına katkı sunabiliriz.

Değerler bulaşıcıdır, istemsiz yayılır; onları uygularsanız, en başta aile bireylerimiz, arkadaşlarımız da dâhil olmak üzere çevremizdeki birçok kişi de çarpan etkisi yaratacak, dünyayı gelecek nesiller için daha iyi bir yer haline dönüştürecektir.

Sosyal kültürün tartışacağımız ilk ve belki de en önemli unsuru değerlerdir. Değerler, bir kültürün toplumda neyin iyi ve adil olduğunu ayırt etme standardıdır aslında. Değerler, bir kültürün nesilden nesile tüm kök bilgilerini aktarmak ve öğretmek için en sağlam yoldur. İnsanların doğru olduğuna inandıkları ilkeler ve inançlardır. Değerler, neyin iyi neyin kötü olduğunu, neyin güzel ve çirkin olduğunu önererek bir toplumu şekillendirmeye yardımcı olur. Bir kültürün değerlerine uymak zor olabilir. Sağlığa değer vermek kolaydır, ancak sigarayı bırakmak zordur. Evlilikte tek eşlilik değerlidir, ancak birçok eş sadakatsizlikle uğraşmaktadır. Kültürel çeşitlilik ve insanlar için eşit fırsatlar ülkemiz için çok değerlidir, ancak ülkenin siyasi dalgalanmaları içinde uygulamada zordur.

Değerler genellikle insanların nasıl davranması gerektiğini önerir, ancak insanların nasıl davrandıklarını tam olarak yansıtmazlar. Değerler ideal bir kültürü, toplumun benimsemek ve yaşamak istediği standartları temsil eder. Ancak ideal kültür gerçek kültürden farklıdır, toplumun gerçekte nasıl oluştuğuna ve var olana dayanır. İdeal bir kültürde trafik kazaları, cinayetler, yoksulluk veya yolsuzluk olmaz. Ancak gerçek kültürde, polis memurları, kanun koyucular, eğitimciler ve sosyal hizmet uzmanları bu kazaları, suçları ve adaletsizlikleri önlemek veya onarmak için sürekli çaba gösterirler.

Toplumların değerleri eyleme geçirmeye çabalamasının bir yolu ödüller, yaptırımlar ve cezalandırmalardır. İnsanlar toplumun normlarını gözlemlediklerinde ve değerlerini koruduklarında genellikle ödüllendirilirler. Yaşlı bir kadının otobüse binmesine yardım eden bir çocuk gülümseyebilir ve “teşekkür ederim” diyebilir. Değerler statik değildir; insanlar toplumsal inançları değerlendirirken, tartışırken ve değiştirirken zaman içinde ve gruplar arasında değişebilir. Değerler kültürden kültüre de değişir. Ama insan temelli bir sistemin içinde değerler aynıdır, etkileri ve önem dereceleri farklı olsa da… Ben aklıma gelen iyi insan normlarındaki değerleri listeledim, ekleme yapabilirsiniz;

Nezaket
Cesaret
Empati
Mizah
Sabır
Takdir
Özveri
Ruhsal esneklik
Adil olma
Umut
Mütevazılık
Sadelik
Samimiyet

 

Neden “iyi bir insan” olmak bu kadar değersiz? Modern dünyada, iyi ya da kibar olma fikri her türlü olumsuz çağrışımı getiriyor insanın aklına: saflık, zayıflık, korkaklık, yetersizlik, sıkıcılık gibi. "Kötü" nün bile bir övgü terimi haline gelişini görüyoruz. Hatta kötülüğe teşvik ediyoruz birbirimizi.

İyi olmak için çalışmayı ret eden bir yapımız var, spor salonlarına giderek daha güzel bir beden sahip olmak için çabalayan bizler, iyi bir ruha sahip olmak için emek harcamayı aptalca buluyoruz. Tıpkı fiziksel kaslarımız olduğu gibi, etik kaslarımız da var ve onları sürekli kontrol altında tutmamız gerekiyor. Sözün kısası: İyilik üzerinde çalışılmalıyız, bedeli ağır olsa da…