Dediğim dedik çaldığım düdük: ASLA VAZGEÇMİYORUZ

Gebze’de emekçi kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde meydana inmek için 25 Kasım’ı beklemedi. Şarkılı türkülü düdüklü eylemde, “Eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam için mücadeleden asla vazgeçmiyoruz” dedi

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, ülkemizde “emeğin başkenti” diye de tanımlanan Gebze’de yine ve ilk, emekçi kadınlar tarafından sahiplenildi.

DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası’nın İstanbul 1, Gebze 1 ve Gebze 2 No’lu Şubeleri öncülüğünde Eğitim-Sen Gebze Şubesi ve Petrol-İş Gebze Kadın Komisyonu destekli; sloganlı, dövizli, düdüklü, şarkılı, türkülü, halaylı basın açıklamasında emekçi kadınlar eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam için mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini haykırdı.

 

İŞÇİSİ MEMURUYLA EMEKÇİ KADINLAR

 

Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’daki etkinlikte basın açıklaması BMİS İstanbul 1 No’lu Şube Kadın Komisyonu Üyesi Seher Kaya ve Gebze 1 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Gamze Fırat tarafından okundu.

BMİS Genel Merkez’den İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Nuran Güleç, CHP Gebze Kadın Kolları Başkanı Yaşa Erdoğan, Eğitim-Sen Gebze Şube Başkanı Eylem Bahadır, Emek Partisi ve SOL Parti Gebze İlçe Örgütü’nden kadınların da katıldığı etkinliği BMİS Gebze’nin her iki şubesinden başkan ve yöneticiler de izleyerek destek verdi.

 

Kadınlar meydanda “İLO 190 onaylansın”, "İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz", “Kadın cinayetleri politiktir” ve "Şiddete tacize mobbinge hayır" sloganlarını attı.

Taleplerine yönelik dövizler taşıyan emekçi kadınlar basın açıklaması esnasında düdük çalarak, günün anısına çekilen toplu fotoğrafın ardından şarkılar türküler eşliğinde oyunlar oynayıp halay çekerken renkli görüntüler oluşturdu. Basın açıklamasında ise özetle şu görüşler yer aldı:

 

KADINLAR HEDEF GÖSTERİLİYOR

"Can güvenliğimizi sağlamakla yükümlü devlet ve kurumları, kadın cinayetlerini seyrediyor. Yasaları uygulamayarak, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak, kadınları koruyacak yasal düzenlemeleri tartıştırarak, kadın cinayetlerini teşvik ediyor. Sadece yasaları yok sayarak değil, kadını yaşamın her alanında ikincilleştiren, kadını  sosyal yaşamdan ve çalışma hayatından uzaklaştırmak isteyen, aile ile özdeştiren, eril dil anneliği en güzel kariyer olarak dayatarak, makbul ya da makbul olmayan kadın algısı yaratarak, kadınları hedef gösteriyor. 

 

HER ALANDA EMEK SÖMÜRÜSÜ

Çalışma yaşamı boyunca kadınların en az yüzde 90’ı şiddet ve tacize maruz kalıyor. Kadınların yarısı hali hazırda çalıştığı işyerinde şiddet ve tacize uğruyor. Kadın işçiler çalışma yaşamında fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz riskiyle yüz yüze çalışmaya, hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Cinsiyet temelli  şiddet ve taciz kadınların hem fiziki hem ruh sağlığını, çalışma hayatındaki varlığını etkiliyor. Kadınlar şiddet ve taciz nedeniyle çalışma yaşamının dışına, yoksulluğa itiliyor. Şiddet ve taciz ataerkil sömürü düzeni içinde  bir yandan kadınların yaşamlarını tehdit ederken, diğer yandan yaşamın her alanında emeğini sömürüyor. Evde ücretsiz emeği, çalışma yaşamında ücretli emeği değersizleştiriliyor. Kadınların eğitime, çalışma hayatına, sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlı iken, sendikalarda siyasette de yok sayılıyorlar.

 

KADIN DÜŞMANLIĞININ GÖSTERGESİ


Şiddet ve tacizden arınmış bir çalışma yaşamını amaçlayan ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalıdır. Kadın hareketi ve sendikalarda kadınlar, yıllardır yaşamın her alanında eşitlik mücadelesi veriyorlar. Bu mücadeleler sonucunda çok önemli kazanımlar elde edildi. Bunlardan biri de çalışma yaşamında şiddet ve tacize karşı ilk uluslararası standart olan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesidir.  Standartlar mevcutken onaylamamak, ILO 190 Sözleşmesini onaylamamak, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ancak kadın düşmanlığının göstergesidir"

**

 

Kılık kıyafetimizi siyasete

malzeme yaptırmayacağız

 

 

Sanel baştemsilci-İstanbul 1 No'lu Şube Kadın Komisyonu Üyesi Seher Kaya ise metal işçisi kadınların taleplerini şu şekilde sıraladı: 


• Kadına yönelik şiddeti önlemek için bütüncül politikalar hayata geçirilmelidir. Bunun için İstanbul Sözleşmesi uygulanmalı, ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalı, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanmalıdır.

• Kadına yönelik her türlü ayrımcılık sonlandırılmalı, eşitlik politikaları hayata geçirilmelidir. İstihdamda, eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı, cinsiyetçi iş bölümü sonlandırılmalıdır.

• Kadının üzerinden bakım yükünü alacak sosyal politikalar hayata geçirilmeli, ücretsiz kreş ve yaşlı bakımevleri yaygınlaştırılmalıdır. Ebeveyn izinleri hayata geçirilmeli, kreş uygulaması erkek işçileri de kapsamalıdır.

• Toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi indirim uygulamalarından vazgeçilmelidir.  


• Sendikalarda karar mekanizmalarında kadınların varlığını arttıracak uygulamalar hayata geçirilmelidir.

• Bir kez daha tekrar ediyoruz. 'Benim bedenim, benim kararım' diyerek, temel hak ve özgürlüklerin referandum konusu yapılması karşısında mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yasal güvence diyerek kadınların saçını, başörtüsünü, kılığını kıyafetini siyasi malzeme yapılmasının karşısında olacağız.

 



• Son olarak, sendikalar tüm demokratik emek ve meslek örgütleri ev içi şiddet dâhil, kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerine karşı mücadeleyi, politikalarının parçası haline getirmelidir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

GÜNDEM Haberleri