AK Parti’de adaylık yarışı tüm hızıyla devam ediyor.
Sohbet ettiğim herkes kendini en şanslı olarak kabul ediyor.
Elbette öyle olması gerekir.
Umudun olmadığı yerde gelecek olmaz.
Bu yüzden siyaset enerjik hal alıyor.
Bugünlerde katıldığım tüm toplantı ve etkinliklerde siyasetin birinci gündem maddesi..
Beş yılda bir yapılan yerel seçimler her kesimin ilgi odağı haline gelmiş görünüyor.
Abdurrahman Dede ile tanışıklığımızı çok fazla kurcalarsak akrabalığa kadar uzanır.
Cumartesi günü sabah saat 10:00’da Dede’nin kahvaltılı basın toplantısı vardı.
Bir başka toplantıya önceden söz verdiğim için, Dede’nin basın toplantısına Hanifi arkadaşım katıldı.
Dede’yle telefon sohbetimiz oldu.
Konu döndü dolaştı, neden aday adayı olduğuna geldi.
Kendisine göre çok haklı gerekçeleri vardı.
Adaylık yarışında Adnan Köşker’le yarışan ismin kendisi olacağını söyledi.
Tabii ki herkesin güvendiği bir yerler olmalı.
AKP içerisinde gördüğüm tablo, konuştuğum insanların çoğu Adnan Köşker’le yarıştığını öne sürüyor.
Bu düşünce bana ait değil.
AKP içerisinde genel eğilim, yapılan temayül yoklamasında herkes kendini şanslı göstermeye çalıştı.
Temayüle ismini yazdırıp, adaylık başvurusu yapmayan Metin Gökçe ve Eyüp Ayar gibi siyasiler beklentilerinin karşılığını bulamayınca şimdiye kadar başvuruda bulunmadı.
Siyasette risk almazsanız şansınız olmaz.
Bu yüzden Köşker’in şansı diğer aday adaylarına oranla daha yüksek.
Bunu söylediğim zaman bazıları rahatsız oluyor.
Hayatım boyunca hiç sağ partiye oy vermedim.
Ancak gazeteci olarak da gördüğüm gerçekleri yazmak gibi sorumluluğum olduğunu düşünüyorum.
Konuştuğum, sohbet ettiğim AKP içerisindeki aday adayları “Köşker’le yarışırım” diyor.
Bu ifadenin ne anlama geldiğine siz karar verin.