Çocuklukta yaşadığımız olumlu veya olumsuz birçok şey yetişkin olduğumuzda karakterimizi şekillendirir.
37 yaşındayım ve halen çocukluktan aklımda kalan ufak şeyler, ama o zaman büyük sevinçler yaşatabilen anılar var aklımda.
Annemle veya teyzemle ne zaman çarşıya gitsek; yolumuzun üzerinde derenin yanındaki parka gitmeyi çok isterdim. O dereyi izlemek, o parkta oynamak ...
Fakat her seferinde aceleleri olduğu için uğrayamazdık. Çok nadiren dayımla giderdik. Her defasında o parka da götürür oynatır, o dereyi de seyrettirirdi. O kadar mutlu olurdum ki..
Belki 5 ya da 6 yaşındaydım ama o mutluluğumu dün gibi hatırlıyorum. O yüzden mi bilemiyorum ama ben çocuklarımla mümkün olduğunca hiçbir şeyi ertelememeye çalışıyorum. Hatta onlardan daha hevesli ve heyecanlı, her aktiviteyi doyasıya yaşıyorum.
Herkese de tavsiyemdir içinizdeki çocuğu yaşatın.
Cemal Süreyya ne güzel demiş;
Çocuk olsam yeniden
Bir tek düştüğüm için acısa içim,
Ve kalbim çok koştuğum zaman çarpsa sadece...
Büyümek belki de acı verici, küçükken küçük şeylerden de mutlu olabiliyorduk fakat büyüyünce mutluluklarımız küçülüyor acılarımız büyüyor...
Birçok çalışan annelerimiz var ve ‘çocuklarımıza yeterince vakit ayıramıyoruz’ diye üzülüyorlar. Tabi ki her anne çocuğu ile çok vakit geçirmek her anını değerlendirmek ister. Ama önemli olan çocuğunuzla geçirdiğiniz vaktin çokluğundan ziyade kalitesidir. Her dakikanız birlikte geçer ama hır gür ile ya da akşam bir on dakikanızı ayırıp iyi geceler masalı anlatırsınız. İnanın çocuğunuzun aklında ve güzel anılarında o on dakika yer eder.
Bazı ebeveynler çalıştıkları için çocuklarını hediyelere boğarlar. Yokluklarının açığını o şekilde kapatmak isterler.
Ama çocuğu mutlu eden o hediyeler değildir ki.. ya da büyüdüklerinde anılarında o oyuncaklar yer etmez ki. Tam tersi çocuk doyumsuz olur. Az önce de yazdığım gibi kısada olsa güzel anılar biriktirin çocuklarınızla. Birlikte kek yapın, sevginizi şarkınızı katın. İnanın tadı damağınızda anısı hafızanızda kalır. Birlikte saçma sapan danslar edin, eylem esnasında hafif başınız dönse de takla atın inanın çok eğleneceksiniz.
Her fırsatı değerlendirin, ‘temizliğim var’ vs diye ertelemeyin. İnanın, ev işi bitmez ama çocuğunuzdaki o heves gider. İleride siz isteseniz de sizinle o vakit geçirmek istemeyecek, size bir daha bu kadar ihtiyacı olmayacak. Kendi arkadaşları, kendi hayatı olacak. Onlar bizim misafirlerimiz hepi topu ortalama 20 yıl bizimle yaşayacaklar. Sonra kendi hayatlarını kuracaklar, o yüzden minik misafirlerimizi iyi ağırlayalım.
Bizim zamanımızda annelerimiz babalarımız sevgisini pek gösteremezdi. Sarılayım, başını okşayayım yoktu ama bilirdik bizi severler. Her zaman iyiliğimizi isterler. Ama çocukların o sevgiyi görmeye duymaya hissetmeye o kadar ihtiyaçları var ki o yüzden lütfen çocuklarınıza her fırsatta sarılın. Doya doya kokusunu içinize çekin ve sevdiğinizi her fırsatta söyleyin. Söyleyin ki sevgiyi, ilgiyi dışarıda aramasınlar. Yanlış insanlara kanmasınlar...
Tarihçi İlber Ortaylı hocamızın dediği gibi:
‘Sabah kahvaltıyı birlikte yapamayacaksanız, İyi geceler diyemeyecekseniz, masal anlatmayacaksanız, akşam yarım saat konuşamayacaksanız çocuk doğurmayın.’