Çivi zaten çıkmış, tuz zaten kokmuştu

Aktan Uslu

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde 2006 öncesi..

Birinci İbrahim Karaosmanoğlu döneminin son veya ikinci İbrahim Karaosmanoğlu döneminin başlangıç yılları.

KBB’nin bir meclis toplantısında, -2006 OHAL sürecinde FETÖ soruşturmaları sürecinde kapatılan yayın organlarından- Bizim Kocaeli Gazetesi’nin bir haberi üzerine bir CHP’li meclis üyesi söz alır ve o haberdeki iddiayı sorar.

Karaosmanoğlu yanıt verir:

“Onlara kemik atmıyorum, ondan yazıyorlar…”

**

O süreçte - kendiliğinden kapanan - Çağdaşkent Gazetesi’nde çalışıyordum.

Karaosmanoğlu’nu özetle..

Kimlere neleri yazmaması için “kemik” diye tanımladığı paraları aktardığını sordum ve açıklama yapmaya davet ettim.

Hayli sinirli bir zamanıma denk gelmişti.

Yanılmıyorsam..

Açıklamaması halinde kemik attığını söyledikleriyle aynı derecede zan altında kalacağını falan ifade ettim.

O yorumda yer alan bir, iki veya bilemediniz üç cümlelik bölümden ötürü..

Günümüzde de AKP İl yöneticiliği süren Avukat Halit Çokan marifetiyle açılan davadan; uzatmayayım 6 bin lira kitlediler.

Hala İş Bankası’ndaki hesabımda bir miktar parada ondan sebep “ipotek” midir, “bloke” midir nedir ondan var işte.

Bu arada..

2006 sonrası

Mahkeme Hakimi’nin FETÖ’den tutuklananlar arasında yer alıp almadığına dair hiçbir araştırmaya, ısrarla önerilere rağmen rağbet etmedim.

Şayet Kocaeli Adliyesi’nde görülen o davada hakim 15 Temmuz sonrası tutuklandı ise, davanın düşüp tekrarlanması söz konusu imişmiş falan filan..

Sadece bir gazeteyi değil tüm camiayı kapsayan o sözler, o zan, o tahrikin üzerine o davayı açmaya kendine “hak” görenlerin..

Şahsımdan tahsil edebilirler ise o davadan kazandıklarını çoluk çocuğunun gırtlağından, “Helal para bu…” diye geçirebilecek yapıda olduklarına kesin kanaat edindiğim İbrahim Karaosmanoğlu ve Avukatı Halit Çokan’ın içinde yer aldıkları partiye bakıyorum..

Ne 17/25 öncesi ne sonrası..

Hiçbirine minnet etmemiş biri olarak özünde..

Her istedikleri verilen”, “Yağmurlarda birlikte ıslanan” ve “İstikametleri aynı olanlar” birbirine girdiğinde..

Ondan fırsat birinden diğerine minnet edecek şekilde arayışlara girmeyi kendime yediremedim.

Bu arada..

15 Temmuz yıldönümlerinde o meydanların çakma “kahraman”larından..

Şahsımda gazetecilerin, basının sorusundan bile aleni korkup kaçan..

Ömer Polat tek değil. Etrafındaki bir sürü omurgasız Ömer Polatlar’ın, nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilenlerin şakşakçılığında..

Bir küfürbaz babası ve eşi havaya kurşun sıkan biri olmanın gerçekliğinde..

Halka çok “ahlaklı” ve “adaletli”  ve “dindar, muhafazakar” olduğuna dair reklamlarla pazarlanıp

İslam soslu vahşi kapitalizm ve neo liberalizm düzende birkaç dönem daha yer aldığı makamda Kocaeli’ni en az 50 sene geriye götüren İbrahim Karaosmanoğlu..

Kime, neyi yazmamaları için ne kadar kemik verdiğini hala açıklamadı.

**

Dün şahsıma ait Facebook sayfasından, “Çivi çıkmış. Tuz kokmuş” başlığıyla birine ait bir yorumdan bir pasajı, kişi ve kurum isimlerini gizleyerek paylaştım.

 

 

“- Ben 2019 yılı 17 Haziran tarihinde kurucusu olduğum gazeteden kovulduktan sonra ........... .......... beni görüşmeye davet etti. Seka Park Oteli’nin bahçesinde bir kameriyenin altında baş başa oturduk. Şahidim yok. Ama ben söylediklerimin doğruluğuna, Kuran-ı Kerim’e el basarak ve çocuklarım üzerine yemin edebilirim. Bu söylediklerim yalansa ....... .............. da Müslüman adamdır, Kuran’a el basıp, çocukları üzerine yemin etsin. ...... ......... bana aynen şunları söyledi: (Abi, ben senin haline çok üzüldüm, ..... ........ pek çok kişiye kıyak yapıyor (isim de verdi, yazmıyorum). Biz bazı ihalelere küçük eklemeler yaparız. Bu farkı müteahhitten alıp, sevdiğimiz, kolladığımız kişiye veririz. Sen git, evinde otur. Ben sana her ay 40-50 bin TL civarında geliri zarf içinde evine göndermeyi garanti ederim.”

Takipçilerimden Oğuz Bulut, Ses Kocaeli’den İsmet Çiğit’e ait olduğunu yazdı yorum bölümüne. Doğrudur.

Çok uzun süredir ne yazıp ettiğini takip etmediğim Çiğit’in söz konusu yorumunu iki kişinin önerisi üzerine okudum.

Nokta noktalı yerlerde kast edilen kurum Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, kast edilen kişi KBB’nin günümüzdeki başkanı Tahir Büyükakın.

Çiğit iddialarının doğruluğu üzerine Kuran’ı Kerim ve çocukları üzerine yemini koyarken aksini iddia edecek, yalanlayacak olması halinde Büyükakın’ı da Kuran üzerine ve çocukları üzerine yemine davet ediyor.

Peki..

Büyükakın şahsında bir belediye başkanı, aktif siyasetçi..

İsmet Çiğit şahsında bir gazeteciye böyle bir teklifte nasıl bulunur..

Şöyle ki bulunur..

Sosyal medyada zaman zaman dolaşıyor..

Bir ABD gezisinde Büyükakın ile Çiğit yanyana, kanka halde sigara tüttürüyorlar.

Çiğit bir başka yorumda yazmış. Vakti zamanında kendisi Büyükakın aleyhinde yazmayı bırakınca, üstelik bıraktıktan iki gün sonra Büyükakın’ın genel sekreterlikte önü açılmış.

Sadece SEKA Park’taki kamelyada değil kitap fuarı binasında, VİP odada da bir araya gelinmiş.

Görüşmelerden birinde İsmet Çiğit’in sigarası bitmiş. Büyükakın’ın paketinden otlanmış..

İsmet Çiğit, Haldızlar’a sattıktan sonra da çalışmayı sürdürdüğü, şimdilerde atarlandığı Özgür Kocaeli’de bir gün Kocaeli Birlikspor’daki vurgunu yazıp bir sonraki gün halen AKP Kocaeli Milletvekili, eski bakanlardan Fikri Işık ile “dost” olduğunu yazmıştı.

Gazeteciden dost olmayacağını her zaman savunan biri olarak İsmet Çiğit’in Tahir Büyükakın ile ikili sohbetini, içeriği her ne olursa olsun teşhir etmesi tezimin kanıtıdır.

Başkaları bir porsiyon etli yemek bir taze portakal suyuna her denileni yazmakta olabilir. Tespite bende tanık olduklarımdan sebep, tüm camia için söz konusu olmayacak şekilde katılırım ama İsmet Çiğit de hiç aynaya bakmıyor anlaşılan:

Şahsım adına..

15 Temmuz’dan beş gün sonra başlayan OHAL sürecinde

Çalıştığı gazete üstelik son maaşa günler kala kapanan, tamire götürmeye hazırlandığı fotoğraf makinesi içeride kalan ve alamayan, tam o süreçlerde üyesi olduğu KOGACE’den sorgusuz sualsiz savunmasız ihraç edilip meteliğe kurşun attığı günlerde ücretsiz seyahat kartı da iptal edilen biri olarak..

O süreçte dahi öyle ahlaksız tekliflere maruz kalmamış olmamın getirdiği rahatlıkla soruyorum ki..

İsmet Çiğit’e o ahlaksız teklif, Çiğit’te ne zafiyet görüldü de gidiyor?

Kişi biraz da kendini sorgulamalı, diyorum.

Tuz zaten kokmuş, çivi zaten çıkmıştı..

Sorun sistemin başkan değiştirmesi değil sistemin kendisinde, zaten hep diyordum.

Bir kere daha diyorum.

Gerekirse yine demek kaydıyla..

Başka da bi’şi demiyorum.