Cumhur ittifakı bileşeni AKP ve MHP tabanı dâhil kamuoyu araştırmalarına göre oransal anlamda nitelikli çoğunluğun savunduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oy birliği ile oylanan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede tek imzayla fesh eden Partili Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan iktidarının kararına Gebze Kadın Platformu bileşeni kadınlardan aleni rest geldi.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından katledilen 10 kadından iktidar ve tek adam diye tanımladıkları Erdoğan’ı en az katilleri kadar sorumlu tutan Gebze Kadın Platformu haykırdı: “Fesih kararını tanımıyoruz, hükmü yoktur.”
16 BIÇAK DARBESİYLE KATLEDİLDİ
15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nda platform adına yapılan açıklamada Eğitim-Sen Gebze Şube Sekreteri Meryem Meriç tarafından okundu. Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından 10 kadın katledildiğine dikkat çekilip, “Dün İzmir de 17 yaşındaki Sezen Ünlü kıskançlık bahanesi ile Anıl Ünlü isimli erkek tarafından 16 bıçak darbesiyle katledildi. Bir sonraki kadın cinayetinde ortalıkta ikiyüzlü açıklamalar yaparak, cezasızlığın kol gezdiği bir ülkede, ‘ağır ceza getireceğiz’ safsataları ile kamuoyunu yatıştırmaya çalışacaklar.
Biz ise biliyoruz ki şiddete maruz kalan, öldürülen her kadının, fail kadar suçlusu, bu iktidardadır.
HÜKMÜ YOKTUR…
İstanbul Sözleşmesi bizlerin yıllardır süren mücadelesi sonucu yazıldı. Çıkma kararını asla tanımıyoruz! Bir grup adamın sözünün, tek adamın kararının kadınlar tarafından hükmü yoktur! İstanbul Sözleşmesi gerektiği gibi uygulanana, erkek şiddeti son bulana kadar mücadelemiz devam edecek. Kadın düşmanı devlete, erkek egemen sisteme ve erkek adalete karşı yaşasın kadın dayanışmamız.”
Basın açıklamasına –tespit edilebildiği kadarıyla- CHP, Emek Partisi ve SOL Parti ile Eğitim-Sen, Eğitim-İş, ÇYDD Gebze, ADD Gebze, Gebze EYT, Gebze Kent Politikaları Derneği başkan, yönetici ve üyeleri katılıp destek verdi.
KADIN DÜŞMANLARININ
SÖZÜNÜ TEK ADAM ONAYLADI
Açıklamada ayrıca şu görüşler yer aldı: “İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yürütülen kadın düşmanı, dinci ve muhafazakâr kampanyalar sonucu olarak bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı ilan edildi. 2011 yılında mecliste onaylanan tüm kadınları ilgilendiren sözleşme, kadınları şiddete mahkûm etmeyi kafasına koymuş kadın düşmanlarının sözünü onaylayan tek bir adam tarafından gece yarısı kaldırıldı.
ERKEK DEVLET, KADIN
GÜVENLİĞİNİ HİÇE SAYDI
İstanbul Sözlemesi’ni tartışıp duruyorlar, çünkü kadınların şiddete mahkum olmasını istiyorlar. Kadınlar hayır diyemesin, kadınlar şiddete ses çıkaramasın, kendi hayatları hakkında karar alamasın istiyorlar. Kadınları korumakla yükümlü olan iktidar ise erkek devlet olduğunu bir kez daha gösterip kadınların haklarını, can güvenliğini hiçe sayıyor. ‘Aile yapısı bozuluyor, toplum değerleri parçalanıyor’ diyerek kadın düşmanlığına çağrı yapanlar, kadınların ve çocukların her türlü şiddete maruz kaldığı toplum ve aile düzenini savunuyor.
EŞİTLİK OLMADAN ADALET OLMAZ
Kadınların özgürleşmesinden korkuyorlar. Kadınlar üstündeki egemenliklerini kaybetmemek için çırpınıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden nefret ediyorlar çünkü toplumsal cinsiyet eşitsizliği lafını dahi duymak istemiyorlar. Eşitsizliği doğallaştırmak, kadınları erkeklere tabi kılmak için fıtrattan, adaletten dem vuruyorlar. Bizler ise biliyoruz ki eşitlik olmadan adalet olmaz!
KADINLAR VAZGEÇMİYOR
Pandemi döneminde ev içi artan şiddet, istismar ve eşitsizliği görmeyenler şiddetin üstünü kendi yöntemlerince kapatmaya devam ediyor. Ama kadınlar eşit işe eşit ücret talebini söylemekten vazgeçmediği gibi ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ demekten de vazgeçmiyor.
HATİCE DURSUN’UN ÖLÜMÜNE
SEBEP OLDUNUZ
Dün patronların eline Kod 29, ücretsiz izin silahını vererek binlerce kadın işçiyi, emekçiyi açlığa, yoksulluğa itenler, dün pandemi döneminde ‘sağlıklı beslenin evde kalın’ diyenler fabrikalarda işçileri dip dibe çalıştııp en sağlıksız koşulları reva görmüş hasta olmasına rağmen ‘ücretim kesilmesin’ diye işe giden Chen Solar işçisi Hatice Dursun’un ölümüne sebep olmuştur.
EŞİTSİZLİĞİN VE ÖLÜMÜN
ORTASINDA BIRAKTILAR
Bugün ise bir gecede meclisi yok sayarak İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden tek adam yönetimi kadınları, çocukları ve Lgbti + bireyleri şiddetin, istismarın, eşitsizliğin ve ölümün ortasında bırakmıştır. Kadınlara yönelik şiddeti önleyen, koruyan, kadınları güçlendirecek destek mekanizmalarını oluşturan ve failleri cezalandırma yükümlülüğü veren bir sözleşmeden çekilmek, iktidarın bu yükümlülüklerden kaçması anlamına gelir. Kadın cinayetlerine karşı, kadına yönelik şiddeti önlemek için sorumluluk almayı reddettiği anlamına gelir. Bu devletin yani iktidarın kadınlara karşı olduğu anlamına gelir.
İBRAHİM ZARAP VE EMSALLERİNE
HEDİYE VERİLDİ
Bir gece yarısı kadınları dövme özgürlüğü isteyen erkeklere, Samsun’daki İbrahim Zarap gibilere, “eşit değilsiniz” diyerek bizi baskıya, şiddete açık hale getirenlere büyük bir hediye verildi. Karakollarda kadınları şiddete maruz kaldığı evlerine geri yollayan polisler, sığınaklarda kadınlara hapis hayatı yaşatan yetkililer, mahkeme salonlarında kadınları maruz kaldığı şiddet için suçlayan hâkimler teşvik edildi.”