Bugün de yine CHP üzerine mi yazıyorsun diyenler olacaktır. Ancak CHP üzerine yazmak hem çok zordur hem de çok kolaydır. CHP ile ilgili hiçbir şey bulamazsanız bile mutlaka eleştirecek bir şey bulur onu yazarsanız. Bu kolay tarafıdır.
Zor tarafı ise CHP’de yaşananlar olayların gerçek tarafını aylar hatta yıllar sonra bile zor anlarsınız. O nedenle CHP’de yaşanan bir olayı o an için değerlendirmek çok zordur. CHP’deki dengeleri ve etkenlerini çok iyi bilmeniz gerekir.
CHP’deki bu dengeleri ve etkenleri bilen ise çok azdır.
Sözü uzatmadan konumuza girmek istiyorum. Konumuz Yakup Törk.
CHP’nin Darıca’da ilçe başkanlığı yapmış ardından 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP Darıca Belediye Başkan adayı olan Yakup Törk’ün bu aralar partisiyle arası iyi değil.
CHP’li Yakup Törk hakkındaki iddialar nedeniyle disipline verilmişti. Ancak CHP Kocaeli İl Disiplin Kurulu Törk hakkındaki iddiaları inceleyerek bu iddialarla ilgili Törk’ü suçsuz buldu.
Ancak Yakup Törk ile ilgili alınan bu kararın ardından birileri dosyayı (Birileri demenin nedeni Törk’ün dosyası halen daha CHP Genel Merkezi’nde olduğu için bu isimleri şimdilik yazmıyorum. Dosya sonuçlandığında isimleri de yazacağım) CHP Genel Merkezi’ne götürerek Yüksek Disiplin Kurulu’na götürdü.
Yaşanan süreçle ilgili olarak görüştüğüm Yakup Törk şimdilik susma hakkını kullandığını Yüksek Disiplin Kurulu’ndan çıkacak kararın ardından konuşacağını belirtti.
CHP’nin 31 Mart yerel seçimlerinde Darıca’dan belediye başkan adayı olan ve CHP’nin tarihinde en yüksek oyu alan Törk disiplin olayı ile uğraşıyor.
Yakup Törk’ü disipline verenlere, dosyasını Ankara’ya kadar götürenlere diyecek çok şey var. Ancak ben her zaman örnek aldığım usta gazetesi Murat Yetkin’in köşesinde yer vermiş olduğu bir hikâye veya kıssa mı dersiniz bilemem.
Ancak CHP’li Yakup Törk’ün ve ve CHP Darıca İlçe Örgütü’nün yaşadığı durumu çok güzel anlatan hikâye şu:
Artık sonbaharın sertleşmeye başladığı günlerde Rus köylüsü hızlı adımlarla evine gidiyormuş.
Çalılıklardan gelen cılız bir cıvıltı duymuş. Bakmış ki güneye göç eden arkadaşlarından ayrı düşmüş bir kuş, donmak üzere, son gücüyle dikkat çekmeye çalışıyor.
Köylü etrafına bakıyor, daha dumanı üstünde bir inek pisliği görüyor. Bir dal parçasıyla içinde bir oyuk açıyor, ısınıp kendine gelsin de uçup gitsin düşüncesiyle kuşu da ortasına yerleştirip gönül rahatlığıyla evine gidiyor.
Biraz sonra aynı yerden geçen bir başka köylü da duyuyor kuş cıvıltısını, bu defa canlı, canlanmış bir cıvıltı.
Bir bakıyor ki, inek pisliği ortasındaki yuva içinden kanat çarpıp çıkmaya çalışan bir kuş. “Şükürler olsun” diyor, “akşam yemeği çıktı”. Kuşu pislik içinden çıkarıyor, boynunu kırıp, yemek için evine götürüyor.
Şimdi gelelim bu kıssadan çıkan ve bugünlere siyaset taktiği olarak kalan hisseye:
1-Seni pisliğe batıran herkes düşmanın değildir,
2-Seni pislikten çıkaran herkes dostun değildir,
3-Pisliğin içindeysen sessiz kalmak en iyisidir.