Birkaç gündür Gebze Bölgesi’nin dört ilçesinde mekik dokumaktayım. Öyle çok yoğun gündem, basın toplantısı, açıklama falan olduğundan değil.
Gebze Yeni Haber Gazetesi’nin 21’nci kuruluş yıldönümünün ikinci gününe de denk gelecek gelen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde..
Merkezine bu sefer kadını ve kültür sanatı alan ancak her ikisini emekle de yoğuran bir çalışma..
Ve her şey yolunda giderse o gün sekiz sayfası renkli olmak üzere 32 sayfayız.
İlavenin saha çalışmalarını cuma gününe kadar tamamlayıp, olmadı çok az kısmını önümüzdeki haftaya sarkıtıp, yazı işçiliği ile yoğunlaşmak gibi bir çalışma programım olacak.
Elbetteki aynı bir önceki ilavedeki gibi dergi haberciliği tadında ama dergi maliyeti israfından kaçınan, başta günümüzün klasik sömürücülüğü hiçbir belediyeye veya başka bir kişiye, zümreye sırtını dayamadan..
Gerek maliyetini gerekse üste kalırsa karını çok ama çok sayıda kişinin karınca kararınca finanse ettiği..
Burası çok önemli..
Tam bağımsız bir ilave olacak.
**
Söz konusu çalışma kapsamında dün akşam Nesrin Yılmaz başkanlığındaki Çayırova Kent Konseyi Kadın Meclisi Tiyatro Topluluğu’nun 8 Mart’ta sahnelemeye hazırladığı oyunun provasına konuk oldum.
Ön haberi bir iki gün içinde, detaylı haberi ilavede yer alacak.
Yine bu akşam bu sefer Çayırova Belediyesi Tiyatro Topluluğu’nun provasında olacağım. Aynı şekilde. Ön haberi birkaç gün içinde, detayı o ilavede olacak.
Ve şimdiden belirtmek isterim ki..
Çayırova’ya yapılacak olan kent meydanının görüşüldüğü meclis toplantısını, eş zamanlı gerçekleşen dört belediye meclisi arasında sırf o gündem maddesinden ötürü tercih etmiş, görüşleri tüm detayları ile haberleştirmiştim.
Meydanın Çayırova için tanıtımına, katkısına da bilhassa parmak basılmıştı. Doğrudur. Ancak bir dezavantajı vardır. Neredeyse her ilçenin kent meydanı, olmayanın da kent meydanı projesi vardır.
Ama tiyatro..
Sadece Gebze Bölgesi için değil yanılmıyorsam ve üstelik CHP’li bir İzmit Belediyesi’nin varlığına rağmen dahi, neredeyse tektir.
İzmit’te onca tiyatro topluluğuna rağmen 2002’den bu yana AKP’li belediye başkanlarının, 2019’dan bugüne CHP’li belediye başkanının akıl edemediğini veya önemsemediğini hayata geçirmek için günümüz Çayırova Belediyesi’nin önünde müthiş bir fırsat vardır.
Tiyatroda öncelik, yerel anlamda üretim ve o üretim için ihtiyaç duyulan insan kaynağıdır. Çayırova’da o insan kaynağı ve üretim vardır.
İşte bu zemin üzerinden Çayırova ilerleyen yıllarda önce ulusal, hatta daha büyük düşünmek gerekirse uluslararası bir tiyatro festivaline veya daha da büyük düşünerek bir kültür sanat festivaline ev sahipliği yapacak tesise, bence sahiptir.
Belediye içindeki kültür merkezi, Necmettin Erbakan Kültür Merkezi ile Şekerpınar’daki Naim Süleymanoğlu Kültür Merkezi’nin yanı sıra ihtiyaç duyulması halinde Osman Hamdi Bey başta olmak üzere Gebze ve Darıca’daki tesisler de yeterli olacaktır.
Olası festivalde dışarıdan gelecek tüm toplulukların ağırlanabileceği mekânlar gerek kapalı, gerekse açık havada vardır.
2013 yılında benim de iki gün boyunca katıldığım İzmir’in Dikili İlçesi’nde belediye öncülüğündeki tiyatro festivali, çalıştayında şehir dışından gelen konuklar için çadır yeri gösterilmiş ve insanlar çadırda konaklamış, belediye konukların temel ihtiyaçlarını üstlenmişti.
Bir Kuştepe Mesire alanı, bir tasarı halindeki kent meydanı festivalin uygun mevsime denk getirilmesi halinde çadır konaklaması için son derece elverişlidir.
Varsayalım ki Çayırova Belediyesi böyle bir çalışmaya öncülük etti, üstlendi.
Kimin neyi nasıl yaptığına dair araştırma için hikâyeden yurt dışı gezilerine de ihtiyaç yok. İncelenebilecek bir sürü model, İzmir Dikili dâhil olmak üzere mevcuttur.
Yine yerinde görmemden sebep söylüyorum.
Üstelik 2014 yerel seçimlerinde merkez soldaki partilerin adayların bölünmesinden sebep AKP’nin yerel seçim kazandığı Edirne’nin İpsala İlçesi’nde..
Yuvarlama… 19 bini köylerde yerleşik 28 bin nüfuslu İpsala’da düzenlenen bir festival ilgimi çekmişti.
CHP’nin 2017de Çanakkale’deki Adalet Kurultayı’nın ilk gününü izleyip dönüşte “yol üstü” yapıp uğradım.
Basit, sıradan, programı itibariyle belki de birçok kişinin burun kıvıracağı, burun kıvırdığı bir festivalin “küçücük” bir ilçe dahi olsa kente nasıl bir hava ve atmosfer kattığına tanık oldum. Çünkü İpsala’ya, önceden de gitmişliğim vardı.
**
Yine Çayırova’ya döndüğümüzde..
Yerel, yerleşik bir kültürü yok çünkü öyle bir mazisi yok. Tamamen memleketin dört bir tarafından gelenlerin yerleştiği bir ilçeyiz.
Buranın yereline has Manavlık kültürü; kısmen Şekerpınar kısmen Akse’de var ama ara ki bulasın.
Yine Çayırova’ya dair öne çıkartacağın, yerel bir lezzet yok. Örneğin Darıca’da Erzurum yoğunluğundan sebep cağ kebabının biraz önde olduğunu görüyoruz. Değerlendirilemiyor. Ayrı mesele. Ama Çayırova’da başka yörenin olsa dahi öne çıkan bir lezzet, yok.
Çayırova’ya has bir kılık kıyafet biçimi, yok.
Ürettiğini dünyaya satan bir sanayisi var ama bizde sanayi üretiminde tasarım yok. Tasarlanan şeyler üretiliyor. Zaten sanayiye baktığımızda da marka değeri daha yüksek olduğu için İstanbul diyor. Olmadı, Gebze diyor. Konum itibariyle, Çayırova’da olduğunu lanse bile etmek istemiyor.
Bu kadar yokluğun içinde adeta güneş gibi parlayan tiyatro var diyorum.
Çayırova tiyatroyu “sevince” yükselecektir diyorum.
Sadece belediye de değil kaymakamlıkta bu fırsatı kaçırmamalı diyorum.
Kelimesayar 700’ü geçti.
Şimdilik başka da bi’şi demiyorum.