Çarşı yargılanamaz…(2)

 

Beşiktaş taraftar grubu çArşı’nın, dünyada eşi olmayan bir dava dosyasının muhatabı olarak yargılanmak istemesine tepki olarak ‘çarşı yargılanamaz’ deyip başladığım yazıyı, bugün de, taraftar grubunun kendi açıklamasından ifadelerle sürdürüyorum.

Diyorlardı ki;

‘’Doksan dakikanın sonunda doksan gün ofsayt tartışalım, başka da hiç bir şeyi dert edinmeyelim. Statlar bir beşik gibi uykuya doğru sallayıp dursun bizi istiyorlar. Oysa maçlara ara verildiğinde hayat devam ediyordu ve yazın 45 derece sıcakta parke taşı döşeyen işçinin alın terinde kaldı aklımız… “

Taşeronlaşmaya, Sendikasızlığa, Kuralsız Çalışmaya Hayır" dedik.
Sen demedin mi?
“ Mayıs: 1 Sermaye: 0 “
“çArşı Nükleer Santrallere Karşı”

“Sizin Nükleeriniz Varsa Bizim Metan Gazımız Var”
“Nükleersiz Türkiye”
“Karadeniz Kanserden ölmesin Ulan!”
Sanırsın ki atomu parçaladık da tanrı parçacığının peşine düştük... Oysa değil.
"Ses verin yakarışıma, bu işin sonu Fukuşima" dedik o kadar...
“Terörün her türlüsüne hayır” dedik aklımız körpe kuzularda kaldı…
Çocuklarda kaldı aklımız;
Kışın evsizlerde kaldı aklımız, ‘donduk ulan!’ dedik. Üst katta oturanları, alt kattakinden haberdar kılmaya çalıştık. 
Aklımız vicdanımızda kaldı;

Kimsesizlerin kimsesi olmaya gayret ettik.

Kıyıda, tenhada bırakılmış olanları hayatımızın ortasına davet ettik.

Aklımız sokak hayvanlarında kaldı…
Ukrayna’daki köpek katliamına karşı da üç maymunu oynamadık.
LÖSEV’e koştuk, kucaklaştık, umut götürdük onlara, “Bir tuğla da sen koyar mısın? ” dedik ve aklımız lösemili kardeşlerimizde kaldı…
Şimdi bizi yerin dibine gömmek istiyorlar.
Yahu, madenlere indik ki biz! Yeryüzü doksan dakika yukarıda değil ki bizim için. Yeryüzü her yerde:
“540 metrede röveşata! Bu da mı penaltı değil ?”
"Ölümün taşeronları hiç mi doymayacak bu siyah kâra" 
“Siyah Bile Kaybetmiş Asaletini Yokluğumuzun Karanlığında”
“Soma’nın en orta yerinde büyük bir yangın var alevler içinde”
Bizim de ayakkabımızın altı delikti, “Hrant” olduk. Acının üzerine hep birlikte kapaklandık. 
Irkçılığa karşı olduk,”Hepimiz Zenciyiz” dedik.
“Kapakları toplayalım engelleri aşalım” diyerek sıradanlaşmış, kurumsallaşmış kutlama haftalarının dışında ihtiyacı olanlara 60'ı manüel, 4'ü akülü olmak üzere toplam 64 arabayı semtte sergiledik teslim ettik.

Aklımız ihtiyaç sahiplerinde kaldı.
Akıl, 8 Konteynır ve 1 tır malzeme ile “Sokağın TaVanı Kadar” Van’da, karada, karakışta kaldı.
Şirince’de ”Kıyamet Seninle Kopmaya Geldik” 
La biz size n’ettik?
Aklımız hâlâ Filistinli Hanzala’da… 
“Çocuklar Okusun” diye 10 günde 25 okula 25 kütüphane projesine destek verdik… Aklımız Kütüphanelerde kaldı…

İki yılda isim isim 550 okul 20 binin üzerinde çocuğumuza bot, mont, atkı, bere, çanta, kıyafet, oyuncak, kırtasiye olduk. çArşı köy okullarına koştu ve aklımız hâlâ köy okullarında…
Biz sporu seviyoruz sevmesine de, daha dün ses olduğumuz tiyatro yıkımlarına karşı bugün eski güreş hakeminin, zabıta müdürünün şehir tiyatrolarına sufle vereceğini tahmin etmemiştik. Bunca yağdanlığın, dalkavuğun gölgesinde ata sporuna işmar çakmayı nasıl unuturduk: “çArşı, yağsız güreşe de karşı” dedik.
Ulu Kartal, kimseleri darbecilere, terör örgütlerine methiyeler düzmek, yardım ve yataklık yapmak zorunda bırakmasın.
Vicdanınızla kalın!’’

Başka söze gerek var mı,

Bu kadar duyarlılıkla mücadele eden, bu mücadele ruhunu tribün toplamına yayarak örnek oluşturan bir grup, ‘örgüt’ kurmakla suçlanıyor.

Nasıl örgüt ama ?

Karar yüce halkımızındır.

Şimdi söyleyin bana, ‘çArşı yargılanır mı, yargılanamaz mı ?’