Olay çok yıllar önce Bolu’da geçer.
Yaşlı bir kadın hem evinin önünü süpürür hemde “evin batsın Köroğlu, canın çıksın Köroğlu, namın batsın Köroğlu, dar ağaçlarına gidesin” diye beddua ediyormuş.
Sormuş öğrenmişler ki, Malum Bolu Beyinin yaptığı zulümlere zamanında gelip müdahale etmediği için nine Köroğlu’na kızmış.
Malum Bolu Beyi insanlıktan nasibini almamış, Bolu halkının başına bela olmuş halkın aç susuz kalması ve acı çekmesi için elinden gelen kötülükleri yapar.
Halk her yerde böyledir beylere, ağalare, devlete kızamaz isyan edemez, hesap soramaz.
Bütün bunların hesabını kendinden yana olan devrimcilerden sorar.
Köroğlu’da dağlardan beylere, ağalara korku salan bir masal kahramanı.
Tıpkı Yaşar Kemal’in İnce Memed’i gibi...
Türkiye’de o günler ile bu günler arasında hiçz birşey değişmedi.
Bugünde Anadolu’da kadınlar yine düzenin halk yaptığı zulme karşı çıkamayan, bu açlığı, yoksulluğu engellemeyen düzen karşıtlarına beddua ediyorlar.
Dün Şırnak’taydı bugün de Zonguldak’tan Türkiye’nin her yerinden acılı, ağrılı, gözleri yaşlı, kadınlar...
Zonguldaklı bu kadın, “ben bebeklerime süt yerine çay içiriyorum, altlarını gazete kağıtlarıyla sarıyorum”
Yönetenler yoksul değiller ki anlasınlar.
Hangisinin eşi bebeğinin altını gazete kağıdıyla sarıyor.
Yada hangisinin eşi bebeğine süt yerine çay içiriyor.
74 milyonluk Türkiye’nin 41 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Yaşamak denirse buna!
Türkiye’nin en zengin %1’lik kesimi servetin %80’ine sahip bunların içlerinde bugünki yöneticiler en başta...
Bu soğuk kış günlerinde parklarda, garlarda, hastahanelerde, bekleme salonlarında on binlerce evsiz barksız, işsiz açlığa ve soğuğa karşı mücadele veren insanlar var.
Polisler götürüyorlar tekrar geri getiriyorlar.
İki gün önce Fatih Devlet Hastanesinin bekleme salonunda kavga çıktı.
Geldik işin en dramatik yerine, Zonguldaklı kadının eşi işsiz hasta bir adam altı tane küçük de bebeleri var.
Baba “kış geldi çocuklarıma ayakkabı alamadım, bir çift ayakkabı çaldım, Allah affetsin”
Bu sözler bana Aşık İhsan’ın şiirindeki sözleri hatırlattı.
Ozan açlığa ne ise soğuğa dayanamadık,
Bir tabut çalıp yakacağım Allah affetsin...
İnsanlığın dramatik, sabır isteyen vicdan ve merhamet isteyen hayat hikayeleridir.
Yoksulların, açların, sömürülenlerin, mazlumların hayat hikayeleri, hep birbirine benzer gelişmiş ülkelerde de zengin ülkelerde de hep aynıdır.
Fakirler, işsizler bu durumdan kurtulmaya çalıştıkça onları yönetenlerde daha çok baskı yaparlar.
Bir ellerine silgi diğer ellerine kalem alıp hafızalarını silerler.