Bugünleri görecekmiyiz sorusunu 10 yıl önce sormuş olsalar pek çoğumuz kafamı buluyorsun yoksa dalgamı geçiyorsun derdik.
Artık bu coğrafya da hiç birşeyi şaşırtıcı bulmuyorum.
Önceki gün yeni Türkiye’nin Rektör yardımcısı “en tehlikeli kesim okumuş kesim olduğunu” ulu orta söyledi.
Tabiki açıklamaları bununla sınırlı kalmadı.
En çok sevdiği kesim ise okur yazar olmayan hatta çok az eğitim gören insanları beğendiğini ifade etmiş.
Bu beyfendinin izahına en uygun düşen kesim koyun sürüsü olduğu kanaatine vardım.
Bunu ne için söylüyor, eğitimli kesim yanlışların ortaya çıkmasını sağlıyor.
Bu yüzden okumuş insanları sevmiyor.
Sosyal medya hiç birşeyin gizli kalmasına izin vermiyor.
Bu yüzden iyiki sosyal medya var diyebiliyoruz.
Kocaman Profosör ünvanına sahip Bülent Arı “okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, cahil kesime güveniyorum” demeyi ihmal etmiyor.
Cumhuriyet projesine neden bu kesimin karşı çıktıklarını daha iyi anlıyoruz.
Hatta Cübbeli ünvanı ile tanınan bir zat-ı muhterem “kızlarınızı okula göndermeyin” söylediğinde hiç kimsenin sesi çıkmamıştı.
Anayasasında laiklik olan bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı bu duruma itiraz etmesi gerekirdi.
Cehalet ile övünen ve cahilliği devlete, topluma çıkış yolu olarak tavsiye eden akademisyen ve din adamları gün geçtikçe artıyor.
Düşünün bir üniversitenin rektör yardımcısı fazla okumanın zararlarını topluma medya üzerinden anlatmaya çalışıyor.
Önce bu zat-ı muhteremin ilk yapacak olduğu iş bulunduğu üniversitenin rektör yardımcılık görevinden istifa etmek olmalı.
İkinci görevi, Profosör ünvanından vazgeçmeli.
Ardından ilkokul sonrası almış olduğu tüm diplomaları iade etmeli.
Hiç kimse bu toplumun zekasıyla alay etme hakkına sahip değil.
Bu ülke ne hale getirildi.
İktidara yakın olan kişiler her türlü ayrıcalığa sahip.
Namı diğer Reza Sarraf’a gelince bu ülkede ona kimse dokunamadı.
Üstüne üstlük hakkında ortaya atılan suçlamaları meclis gündemine getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu ve dava açtı.
Türkiye’de 17 Aralık rüşvet operasyonunda yakalanıp 70 gün hapis yattıktan sonra serbest kalmıştı.
Demek ki, bizim yapamadığımızı Amerikan adaleti yapmış oldu.