Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete intikalinin 85. yılında saygı, minnet ve rahmetle yâd ediyorum.
Zinnur BÜYÜKGÖZ / Gebze Belediye Başkanı ve AKP Gebze Belediye Başkan Aday Adayı
**
Olağanüstü hareketli bir ilçedeyiz. 1.5 gün boş bırakmaya gelmiyor.
Hafta içi Keşanspor – Gebzespor maçından sebep ancak iki farklı haber konusundan da ötürü 07 Kasım Salı günü öğlen saatlerinde Gebze’den ayrıldım. 08 Kasım Çarşamba akşamı 22.00 sularında dönüş yaptım.
Bu kısacık zaman diliminde dahi; benim de üyesi olduğum SOL Parti Gebze İlçe Örgütü’nden dava ve yol arkadaşlarım Arif Buğra Aydoğan ve Erdem Şimşek;
Hangi paylaşım olduğunu SOL Parti Gebze İlçe Başkanı Okan Şimşek’in de bilmediği iki sosyal medya paylaşımı gerekçesiyle;
Sabahın köründe evlerinden alındılar.
Hemi de İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri birimince.
Bu ne tür bir algı operasyonudur öyle..
Bildiğim kadarıyla Aydoğan’ın ikinci, Şimşek’in ilk…
Aydoğan’ın ilk göz altına alınışı yanılmıyorsam Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Methiyeler” düzdüğü bir açıklamaydı.
AKP’ye yakın bir meslektaş gazetesinde, “Herkes haddini bilecek” diye başlık attıydı. Yanılmıyorsam 48’nci saatte serbest kaldıydı.
Beklemedeyiz.
**
Keşan’a giderken aklım, yolculuk günümün akşamı Yavuz Selim ve Hürriyet Mahalleleri’ne yönelik halk meclisinde idi.
Mahallelinin, tapu sorununa dair beklentileri olduğu, toplantı öncesi sosyal medya paylaşımlarından belliydi. Başkan Büyükgöz’ün şahsına ait Facebook sayfasından toplantıya dair paylaşımda şu ifadeler yazılı:
“Yavuz Selim ve Hürriyet Mahallelerimizde İmar Planı yapmaya engel olan MSB-NATO Hava Mania Planı, girişimlerimizle revize edildi.
Bu engeli kaldırdık.
İmar Planımızın onay sürecini başlattık.
Hayırlı olsun.”
Malum ses kaydını dinledim:
Siyasal İslamcı Vahşi Kapitalizm’in yerel versiyonunun bir getirisi olarak, yanılmıyorsam bir sivil polis tarafından halka tokat skandalının yaşandığı toplantıda Büyükgöz icraatlarını anlatırken vatandaş devreye giriyor ve Büyükgöz’den özetle icraat anlatmayı bir tarafa bırakıp, halkın gerçek sorununa dair konuşmasını istiyor.
Akabinde birkaç vatandaş da benzer talepte bulunurken Büyükgöz, “Benim konuşmamı engelleyerek vakit kaybediyorsunuz… Ablacım… Sabır ya” gibi cümleler kuruyor:
“Gebze’yi kültür ve sanat yatırımları ile sağlama aldık. (Uğultular artınca) Değerli kardeşim, ben bu akşam halk meclisi olduğunu söyledim. (Uğultular daha da artınca) Bakın güzel kardeşim. Ekranda halk meclisi yazıyor. Ve diyorum ki ben buraya tapu, imar bilgilendirmesine gelmedim. (Uğultular giderek artıyor) Ben ısrarla programı devam ettireceğim değerli kardeşim. (Salonun boşaltıldığı esnada bir polis “memuru” yurttaşa tokadı yapıştırıyor.)
Ve o tokada sebep olan, zemin oluşturan Zinnur Büyükgöz mikrofondan, “Bilgilendirmeye geçiyorum. Lütfen yerlerinize geçin, bilgilendirmeye geçiyorum” diye mikrofonda hariçten gazele devam ediyor…
Neyse ki Hürriyet ve Yavuz Selim sakinleri vakayı ucuz atlatmış.
Adnan Köşker’in belediye başkanlığı döneminde Kirazpınar’da TOKİ yer yapacak diye projeye direnen halk, abartmıyorum oradaydım; polisi, jandarması, zabıtası ile; biber gazı, jopu, kalkanı ile orantısız güce maruz kalmıştı.
O yurttaş şahsında halk, halkımız; gırtlağına kadar çamura batan Siyasal İslamcı Vahşi Kapitalist sistemin tokadı ile akşamı kurtarmış.
Ne demek ya; “Ekranda halk meclisi yazıyor. Ve diyorum ki ben buraya tapu, imar bilgilendirmesine gelmedim” demek.
Madem halk meclisinin ne olduğunu bilmiyorsun, toplantının adını o zaman niye halk meclisi koyuyorsun?
“Zinnur Büyükgöz ile icraatın içinden” diye adlandır. Olsun bitsin…
Ve sorunun kaynağı, bilmem kaçıncı tekrarım bilmiyorum ama yine ısrarla söylüyorum ki;
Ülkemizde siyasi partiler yasası acilen değişmeli ve partilerin milletvekili, belediye başkan adayı ve belediye meclis üyeleri önce o partinin üyelerinin oyları ile belirlenmeli..
Sonuçlar kamuoyuna açıklanmalı ve ilk üç isim üzerinden bir de haricindeki halka sorulup edilmeli…
Aksi taktirde;
Her ne kadar demokratik yöntemle seçilmiş gibi gözükseler dahi özünde;
Demokrasi; siyasi partiler tarafından amaç değil araç edinilen bir kavram haline geliyor.
Adaylığa atananın halk oyuyla seçildiği, doğrudur ancak görev süresince icraatlarda ve tercihlerde yüzü halka değil erke, kendisini atayana dönük bir tavır sergilerler.
Kentin belediye başkanı olarak kendilerini atayan bir veya birkaç erke her zaman biat…
Kendilerini o makama seçinen halka ise “Atar gider” hale bürünürler.
Ve ellerinde her zaman milliyetçilik, muhafazakarlık gibi halkı her zaman sömürüp kandıracakları argümanlar da mevcuttur.
Teröre bile sözüm ona lanet ederler kınarlar falan filan ama terörü bile sömürürler, terörü bile…
Yol ve dava arkadaşlarım diye söylemiyorum ama ne olduğu bile bilinmeyen bir sosyal paylaşımdan dahi halkı şafak vakti gözaltına alırlar da…
Mayıs ayındaki seçim sürecinde gördük. Sözüm ona muhalefete ayar vereceğim diye terör örgütünün güya muhalefeti destekleyen ama temelinde iktidara, sisteme yarayan söylemlerini seçim meydanlarında dinlettirip, terör örgütü propagandasının daniskasını yaptıklarını görmezden gelirler.
Ve bugün 10 Kasım..
Ulu Önder Atatürk’ü de anarlar;
Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete intikalinin 85. yılında saygı, minnet ve rahmetle yâd ediyorum.
diye. Hâlbuki anmak değil anlamak lazım.
Dön bir bak yahu…
Bir nevi halk meclisi olarak da tanımlanabilir Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde neyi nasıl yapmış, anlamak lazım…
Bu vesileyle Ulu Önder Atatürk’ü ölümünün 85’nci yıldönümünde saygıyla, rahmetle, özlemle ama anmanın yetersiz kaldığının getirdiği mahcubiyetiyle, anıyorum…