Anıtpark'taki deprem anıtı önünde saat 21.00 sıralarında toplananlar adına açıklama yapan TMMOB İKK Sekreteri ve MMO Şube Başkanı Murat Kürekçi, milyonlarca kişinin etkilendiği depremde, resmi rakamlara göre 18 bin 873 ölü, 50 binden fazla yaralı ve 328 bin 113 hasarlı konut ile işyeri tespitinin yapıldığını anımsattı.
Kürekçi, şunları kaydetti:
"Gerekli tedbirler alınmadığında, doğal afetlerin ne büyük toplumsal felaketlere dönüşebildiğinin en acı örneği olarak tarihe geçen bir kentin insanları olarak, acımız hala bitmedi, korkumuz hala geçmedi, endişemiz hala sürmekte, hayallerimiz hala göçük altında.
Depremin yarattığı yıkımın ve yaşadığımız toplumsal travmanın büyüklüğüne rağmen, deprem gerçeğiyle gerçekten yüzleştiğimiz, yeni depremlere hazırlanma konusunda mesafe kaydettiğimiz söylenemez.
Afet güvenliğimiz için zamanın iyiden iyiye daraldığı, önlemleri hayata geçirmekte geciktiğimiz bir eşikteyiz."
BU YIL YAŞANANLAR
Kürekçi, bu yıl yaşanan depremleri de anımsattığı açıklamayı şöyle sürdürdü:
"Sadece 2020 yılında meydana gelen ve onlarca yurttaşımızın ölümüne yol açan 24 Ocak Elazığ-Sivrice, 23 Şubat Van-İran Hoy,14 Haziran Bingöl-Karlıova, Manisa-Saruhanlı ve Akhisar depremleri ve 04 Ağustos Malatya-Pötürge depremleri, deprem gerçekliğimizi ve bu gerçekliğin yaratabileceği yıkım ve kayıpları anlamamız için yeterlidir.
Ocak 2020 ile 17 Ağustos 2020 arasında geçen yaklaşık 8 aylık zaman dilimi içinde depremler, Van-Bahçesaray çığ düşmesi, Adana, Antalya, İstanbul, Bursa, Rize ve Artvin’de meydana gelen sel baskınları nedeniyle 100’ü aşkın vatandaşımız yaşamını yitirdi. 25 bine yakın konut veya iş yeri hasar gördü. 7 milyar lirayı aşkın maddi kayıp meydana geldi. Ülke insanı hala, risk havuzuna dönüşmüş yaşam alanlarında yaşamaya mahkum ediliyor. Afet güvenliği farkındalığı konusunda ileriye gidilmediği görülüyor.
Yaşanan depremden almamız gereken en büyük ders, coğrafi riskler gözardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin ve mühendislik hizmeti almayan yapıların, insanlar için büyük tehdit oluşturduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla görülmektedir.
20 yılda afet riski olan yerleşim yerleri taşınmadı, binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmedi, kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmadı, afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadı ya da uygulanmaları yapılmadı.
Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken yapı denetim sistemi tümüyle ticarileştirildi.
Odalarımızın mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlandı.
İmar Barışı adı altında projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar ruhsatlandırıldı.
10 milyonun üzerinde kaçak yapının ruhsatlandırıldığı bu imar affıyla birlikte yapı stokumuzun proje uygunluğu ve deprem dayanıklılığı konusunda denetlenme ihtimali de ortadan kaldırıldı.
Kentlerin yeniden yapılandırılması ve depreme dayanıksız binaların yenilenmesi için gerekli olan Kentsel Dönüşüm uygulamaları amacından saptırılarak inşaat firmalarına kaynak aktarılmasının, kentsel rantların iktidar yandaşlarında toplanmasının bir aracı haline getirildi.
Kent merkezlerinde bulunan afet toplanma alanı statüsünde park, bahçe ve meydanlar yapılaşmaya açılarak afet sonrasında yaşamı sürdürmeye olanak verecek güvenli alanlar ortadan kaldırıldı.
Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumların devre dışı bırakılması; sorunlu mevzuat düzenlemeleri, kentsel dönüşüm programlarının ranta yönelik olması, bütün ülkenin imara açılması ve sonraki depremlerde de oluşan sosyal yıkım tablosu ile tekrar tekrar görüldü.
Sorunlu dolgu alanları, dere yatakları ve kıyılar imara açıldı; her yere AVM’ler, gökdelenler yapılmaya devam edildi.
DAHA İYİ OLAMADIK
Murat Kürekçi, depreme hazırlık konusunda 21 yıl öncesinden daha iyi durumda oluşmadığına da dikkat çekerek, şu bilgileri verdi:
"Yaşanacak İstanbul ya da başka benzer bir depremin sonuçları çok daha ağır olacaktır.
Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’ün, aynı zamanda afet güvenliği konusunda da önemli sıçramaları gerçekleştirdiğimiz bir eşik olmasına tanıklık etmek istiyoruz. Bunu başarabilmek için, bulunduğumuz coğrafyanın jeolojik yapısı itibariyle karşı karşıya kaldığımız doğa ve insan kaynaklı afet risklerine karşı afet güvenliğini önceleyen bir ekonomiyi, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaseti ve afet farkındalığı yüksek bir toplumu yaratmak ve bu yolda ilerlemek zorundayız."
ÖNERİLER
Açıklamada yer alan öneriler ise şöyle:
-Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. -Ülke genelindeki yapılar incelenerek riskli yapılar tespit edilip güvenli hale getirilmelidir. Uygun olmayan zemin ve arazilerdeki yapılar derhal boşaltılmalıdır.
-Tüm yaşam alanlarımız bilimin ve teknolojinin rehberliğinde, insanların ihtiyaçları doğrultusunda ve doğayla barışık biçimde yapılandırılmalıdır.
-Geçtiğimiz yıllar içinde “İmar Barışı” adı altında ruhsatlandırılan yapılar derhal denetlenmeli, kaçak yapılar hiçbir biçimde affedilmemelidir.
-Odalarımızın kamusal görevi olan mesleki denetim yetkilerini sınırlandırmaya yönelik düzenlemeler kaldırılmalıdır.
-Üzerinden 16 yıl geçmiş olan Deprem Şurası’nın ikincisi, ivedilikle toplanmalı; doğa ve insan kaynaklı afetlerin olumsuz etkilerine karşı, afet risk azatlımı ve yönetimi sisteminin inşası için gerekli eylemleri, iş programı ve zaman cetvelini de içeren stratejik plan oluşturulmalıdır. Bu planın izleme ve değerlendirmesi ilgili kamu kurumlarının yanı sıra meslek odalarının da yer aldığı bir grup tarafından gerçekleştirilmeli ve kamuoyuna belirli periyotlar da açıklamalar yapılmalıdır.
-Risk azaltma odaklı bütünleşik bir afet yönetiminin ana hatlarını içerecek şekilde düzenlenecek bir çatı yasa altında, afet mevzuatı yeniden yapılandırılmalı; diğer ülkelerde de örneğine rastlanan, deprem özelindeki çalışmalara referans olacak bir “FAY YASASI” kazandırılmalı; planlama ve yapılaşma açısından “Diri Fay Haritası Kullanımına” ve “Yüzey Faylanması Tehlikesinin Değerlendirilmesine” ilişkin alt mevzuatı oluşturulmalıdır.
Afet mevzuatı yeniden yapılandırılırken “İmar ve Yapı Üretim ve Denetim Kanunu” yeniden yapılandırılmalıdır.Murat Kürekçi, açıklamayı "Depremi unutmayacağımıza ve unutturmayacağımıza bir kez daha söz veriyoruz" diyerek tamamladı.