Buradan Yak

Kübra Tanrıverdi

Shakespeare ne güzel özetlemiş; İnsanların çoğu Sevmekten korkuyor Kaybetmekten korktuğu için. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor eleştirilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor gençliğin kıymetini bilmediği için. Sevmekten korkuyor sevmenin ne demek olduğunu bilmediği için. Yanmaktan korkuyor altının kıymetini bilmediği için. Zira unutulmaktan korkuyor dünyaya iyi bir şey vermediği için ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği ... için .
   Velev ki yaşamaktan korkuyor aslında yaşamayı bilmediği yaşayamadığı bilemediği bilmesine izin verilmediği, dört duvar bir ocak bir süpürge bir çorba ile yaşa dendendiği için. Ne kadar tanıdık geliyor değil mi ? Bu daima görmezden gelinen daima bir adım geri de kalması hâl görünen kadını kadınları çağrıştırıyor dizeler.. Ve dizeler de ruhunuzun kanıksadığı virane hisler. Yağan yağmur da eşit yağmıyormuydu dağlara, yeşil aynı yeşil değil miydi anayurtta, gökyüzü aynı havayı sunmuyormuydu içimize, nereden geldi bu kör meşe? Nereden peyda edildi bu hissiz yollar. Yosun taşın ağırlığınca mı sarıyordu onu, yoksa taş diye geçilmeden de anlıyor da sarıyordu onu. Cevabı yitik kaç sual kaldı bilmem kırık dökük şu sayfalarda, ruhunun ızdırabından tat al denilen kalemler de daha nelere kaldı bilmem. Bilmem bu yağmurda ıslanan bir bedenin içinde kaç farklı ruhun acısı kamçı eder yolunu. Yelkovana küsmüş akrebin de kılıcı kınından sivri şu ara, öyle diyor rakamlar. Hâl budur ki evvela zaman diye susturulan umutlar bir bir atlıyor uçurumdan. Uyan ey ruhum, delik bir ceketin içinde kaldı yaşam denen kavgan. Son nefesin dahi olsa alacaksın kanadında sakla kuşun baharını yazından..