AKP iktidarları hep büyük projelerin peşinden gidiyor. Tıpkı, Turgut Özal'ın ANAP'ı gibi.
Bu iki partinin ve politikalarının en önemli ortak özelliği 'beton ve otoyollara yatırım yapmak' ve bu yatırımları muhafazakar kültürün sermayeye yeni alanlar açması ilkesinden sapmamak.
Nedenini bilyorsunuz herhalde...
Gelelim Yalova-İzmit Otoyolu Projesi'ne...
Halkın, bu projeden ne kadar haberi var bilmiyorum. Ama, resmi kayıtlara göre, 2023 hedefleri çerçevesinde planlanan bir otoyol.
Bedeli 500 milyon TL olarak hesaplanan bu otoyolun güzergahı, Yalova merkezde başlayıp, Otoyol-5 ile kesiştikten sonra Kocaeli'nin güneyinde bulunan dağlı bölgeden (Karamürsel, Gölcük ve Başiskele sınırlarından) geçiyor ve İzmit'in doğusunda (Kartepe ilçesi sınırlarında) Otoyol 4'te bitiyor.
Proje için ilk adim 5 yıl önce atıldı. Ana güzergah ve alternatif güzergâhları kapsayacak şekilde hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Başvuru Dosyası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulunca süreç başladı.
Bu arada bir aksaklık oldu ve Karayolları Genel Müdürlüğü, alternatif güzergâh belirleme çalışmalarının devam ettiğini belirtince de, projenin ÇED süreci iptal edildi.
Daha sonra ise ÇED Yönetmeliği'nin 14. maddesi gereğince komisyon çalışmaları ve halkın görüşleri dikkate alınarak “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verildi.
Gelelim ayrıntılara...
Projeye göre, Yalova-İzmit Otoyolu güzergâhı, Yalova Bağlantı Yolu'nun bitiş kilometresinden başlayıp, Kocaeli TEM Otoyolu üzerinde planlanan Tepetarla kavşağına bağlanacak.
Bu otoyolun ana güzergahının toplam uzunluğu yaklaşık 65 kilometre olacak. Yaklaşık 12.9 kilometre uzunluğunda da bağlantı yolları bulunacak.
59.1 kilometrelik kısmı Kocaeli, 18.8 kilometrelik kısmı da Yalova sınırları içinde olacak otoyol, bağlantı yolları dahil yaklaşık 77.9 kilometre olacak.
"Hayırlı olsun" denecek elbet. Ama, öncesinde bu otoyol ağının toplumsal maliyeti ve sonrasında da doğada neden olduğu tahribatların sonucunu düşünmek ve tartışmak gerekmiyor mu ?
Yaşamımız boyunca, birilerinin 'biz yaptık olsun anlayışı ve yaklaşımına BOYUN EĞMEK zorunda değiliz...