Bu ne pişkinlik ?

 

Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Katliamı mağdurlarının avukatlarından Asuman Toksöz Sucu hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Suç duyurusunun gerekçesini ise, Sucu’nun katliamda ihmali olan kamu görevlileriyle ilgili savcılığa verdiği ifadeler oluşturuyor. Katliam mağdurlarının avukatlarından olan Sucu’nun dilekçesinde geçen ifadeler, ‘emniyeti töhmet altında bırakmak’, ‘iftira’ ve ‘hakaret’ olarak değerlendirilmiş.

Pes doğrusu…

Hukuku, istediği gibi yorumlamak, ‘’savunma sınırını’’ aşmak gibi suçlamayla bir avukat hakkında suç duyurusunda bulunmak, dönemsel hukuk normlarına belki uyabilir ama evrensel hukuk normları bu durumu reddeder.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Av. Sucu hakkında yaptığı suç duyurusundaki ifadelere bakar mısınız !

 “Kurumumuz adına açılan davada, dava dilekçesi olarak sunulan 6 Nisan 2016 tarihli ve Avukat Asuman Toksöz Sucu imzalı dilekçede yer alan ifadelerle savunma sınırı aşıldığı, kurumumuz itibarının zedelenmeye çalıştığı ve dilekçede yer alan ifadelerin kurumumuza karşı iftira niteliği taşıdığı hususları sebebiyle TCK’nın iftira başlıklı 267. maddesi, hakaret başlıklı 125. Maddesi, iddia ve savunma dokunulmazlığı başlıklı 128. maddesinde belirtilen sınırların aşılması ve sair ilgili yasal mevzuat…….”

Fazla hukuki terimlere girmeden, yaşadığım o katliama ilişkin aklımın yettiği soruları buradan sormak istiyorum…

Olayda, emniyetin ihmali var mıdır, yok mudur ?

Katliamdan sonra yaralılara gaz ve suyla müdahale edilmiş midir, edilmemiş midir ?

Yerde yatan cesetler,

Kopmuş kollar,

Yaralı taşımaktan kaçınan ambulanslar,

Patlamalardan sonra alanda yol bulmaya çalışanlara gaz sıkarak saldırmalar,

Bunların hepsi yaşandı, canlı tanığıyım…

Dolayısıyla, ‘kusur’ olup olmadığı tartışılamayacaksa,

Yargı, bu tezi detaylıca incelemeyecekse,

Açılan ya da açılabilecek başka herhangi bir davadan mağdurlar lehine karar çıkmaz, çıkamaz.

10 Ekim Ankara Garı Katliamı da, faili meçhuller arasına giren diğer katliamların akıbetine uğrar.

Bu katliamda, hukukçuların ifadesine göre, emniyetin kusurlu olduğuna dair ciddi kanıtlar var. Zaten açılan o davanın özünü de, bu oluşturuyor.

Kusur tartışması yapılmayacaksa, ne yapılacaktır ?

Olay sonrası emniyetin açığa aldığı görevliler var. Eğer kusur yoksa, o görevliler neden açığa alındı ?

Hiçbir makam ya da kişi, avukatları suçlayarak kusuru örtemez, bu mümkün değildir. O yüzden, 10 Ekim Ankara Garı Katliamı davası mağdurlarının ve avukatlarının, dava dilekçesinde dikkat çektiği konular en ince ayrıntısına kadar iğdiş edilmelidir. Tüm deliller ve iddialar gözden geçirilerek yol alınmalıdır.

Ayrıca, FETÖ operasyonlarının yarattığı bulanık hava içerisinde oldu bittiye getirilmemelidir.

Çünkü, on yıllarca vicdanları sızlatacak bu katliamın üzeri hiçbir biçimde örtülemez, örtülemeyecektir.

O nedenle, avukatları ve mağdurları hedef gösteren pişkin tavırlar ve yaklaşımlardan  vazgeçilerek, hukukun, vicdanın ve insanlığı gereği yapılmalıdır.

Tarih önünde mahkum olmamak için…