Kamuoyunda "Boşanma Komisyonu" olarak adlandırılan TBMM’deki komisyonun, skandal önerileri kadın yapılanmalarını ayağa kaldırdı.
İlerici Kadınlar örgütlenmesi, kadın ve çocuk haklarında köklü budamaları içeren öneriler hakkında yaptığı değerlendirmede, söz konusu komisyonun AKP'nin "muhafazakar Türk tipi aile" hedefiyle uyumlu biçimde kadın ve çocuk haklarını gasp etmeye çalıştığını belirtti.
Komisyonun önerdiği yasa değişikliklerinin kadın ve çocuklara yaşam alanı bırakmayacağını belirten İlerici Kadınlar'ın değerlendirmesi şöyle oldu:
“Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi İçin Meclis Araştırma Komisyonu isimli komisyon bir taslak rapor yayınladı. Kısaca (Boşanma Komisyonu) diyebileceğimiz komisyon tarafından hazırlanan rapor, bir bütün olarak kadın ve çocuk haklarını gasp etmek için çalışma yürütüyor diyebiliriz. Kurulduğu günden bu yana kadın hakları mücadelesi yürüten aktivistlere, milletvekillerine hakaretlerle gündeme gelen komisyon, sonunda asıl amacını bu raporu ile ortaya koydu.’’
Raporun, AKP/Saray iktidarının amacı olan “Muhafazakâr Türk Tipi Aile” kurmaya, bunu da kadın ve çocuk haklarının yok edilmesi üzerinden yürütmeye işaret ettiği iddiasına da yer veren İlerici Kadınlar, kadına yönelik şiddetin, çocuk istismarı ve tecavüzlerinin sistematik bir şekilde arttığı ülkemizde önerilen bu tür yasa değişikliklerinin, kadınlar ve çocuklar için yaşam alanı bırakmayacağı vurgusunu da yapıyor.
İlerici Kadınlar, söz konusu raporda yer alan ve öne çıkan bazı değişiklik önerilerinin şöyle okunmasında fayda olduğunu da vurguluyor:
1- Çocukların istismarcısı/tecavüzcüsüyle evlendirilmesi önerisi yapılmaktadır: Bu öneri, Türk Ceza Kanunu’ndaki 15 yaşın altındaki çocukların istismarında rıza aranmaması kuralı ile birlikte evlilik yaşının da Medeni Kanuna rağmen düşürülmesi demektir.
2- Kadınlar için Büyük Tehlike Arabuluculuk ve Uzlaşma öneriliyor. 1 Ağustos 2014 tarihinden bu yana ülkemizde de yürürlükte bulunan İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadına yönelik şiddet davalarında her türlü arabuluculuk, uzlaşma vb. yargı dışı çözüm yolları yasak olmasına rağmen böyle bir öneri yapılması, var olan ancak tam anlamıyla uygulanmayan hakların da geri alınması anlamına gelmektedir. Yıllarca kocasından, babasından, erkek akrabasından şiddet gören kadınların şikâyetlerinin engellendiği ve hatta zorla vazgeçirildiği için ceza aldırılmayan ülkemizde arabuluculuk düzenlemesi getirilmesi, aile içi şiddet suçlarında şikâyetin aranmaması kuralını da boşa düşürecektir.
3- Kadınlara mesai saatleri içinde karakol yolu kapatılmakta.
Kadınlar tarafından yapılacak şikâyetlerin mülki amir ve mahkemelere de yapılabiliyor olması gerekçesi ile karakollara yapılması şeklindeki kanun maddesinin değiştirilmesi öneriliyor, öneri ile mesai saatlerinde karakollara başvuru yapılamayacak.
4- 6284 sayılı yasa uyarınca tedbir için yeniden “delil ve belge” aranması kuralı getiriliyor.
5- Aile Hukuku ile ilgili duruşmaların gizli yapılması öneriliyor.
6- Kadının nafaka hakkı süreye bağlanmakta.
Eşitiz Kadın Grubu’nun komisyon çalışmalarını başından itibaren titizlikle takip ederek hazırladığı rapordan yararlanılarak derlenen bu değerlendirmeler, İlerici Kadınlar açısından mücadele başlıkları olacak gibi duruyor.
Kadın ve Çocuk haklarını budama girişimleri, anlaşılan o ki, sessizlikle karşılanmayacak. Bence de karşılanmamalı.
Muhafazakar Türk Tipi Aile oluşturma girişimleri, toplumun genetiğiyle oynamak anlamını taşır. Bunu gerçekleştirmek için yüzde 100’e varan bir mutabakat gerekir. Aksi halde, konsolide edilen yüzde 40 civarındaki bir kitleye güvenerek yüzde yüzlük kesime yasal zeminler de hazırlayarak dayatmak, yeni başkaldırışların kaçınılmaz olacağına işaret sayılabilir.
Gezi ayaklanması hala rüyalarına girenlere anımsatmak gerekir, buı ülkede milyonlar ‘’Bu daha başlangıç’’ diyerek genlerinin değiştirilmek istenmesine karşı çıkmıştı. Bu çıkış, öyle kolay hapsedilemedi, hapsedilemez.