BMİS Gebze 2 No’lu Şube’nin örgütlenmesinin ardından işten çıkartılan, Dilovası İMES OSB’de kurulu Özer Elektrik işçilerini direnişlerinin 46’ncı gününde DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ziyaret etti. Destek ve moral oldu. Dilovası’nın tepesindeki bu direniş ve buradaki dayanışma, bu fotoğraf Türkiye’nin gerçeği” diyen Çerkezoğlu özetle şunları kaydetti:
ÇOK ÖNEMLİ BİR GERÇEĞİN TEŞHİRİ
“Hepinizi önce DİSK adına sevgi, saygı ve umutla selamlıyorum. Dilovası’nın tepesindeki bu direniş ve buradaki dayanışma, bu fotoğraf bugün Türkiye’nin gerçeklerini ortaya koyması açısından son derece anlamlı. İşsizlik, açlık, yoksulluk, evine ekmek götürememe gibi baskıların en ciddi biçimde yaşandığı bu atmosferin çok önemli bir gerçeğini ortaya koyuyor bu fotoğraf.
EN ONURLU ŞEY
Dünya üzerindeki en onurlu şey işine, emeğine, ekmeğine ve çocuklarının geleceğine sahip çıkmak için örgütlenmektir. Sendikalı olmaktır. O nedenle örgütlü olmayı, sendikalı olmayı seçen ve DİSK’e, BMİS’e üye olarak mücadele ordusunu katılan Özer Elektrik işçisi arkadaşlarımın tümü, işten çıkartılan ve 46 gündür direnen, aynı zamanda tüm baskılara rağmen içeride de sendikasına sahip çıkan tüm işçi kardeşlerimi kutluyorum.
İLK YAŞANMIYOR, SON OLMAYACAK
Bu tabloyu ilk defa yaşamıyor, son olmayacağını da biliyoruz. İşverenler işçilerin en temel ve Anayasal hakkı olan sendikalı olma hakkını kullandığında hele o sendikada DİSK olduğunda onların saltanatlarının sona ereceğini biliyorlar. Eğer işçiler örgütlü, sendikalı, DİSK’li ise yani kendi emeğine, ekmeğine, kaderine sahip çıkmak için bir iradeyi ortaya koymuşsa biz bu baskıları dün de yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Biliyoruz ki işverenler yasayı ve Anayasa’yı açıkça çiğneme cesaretini, toplumsal baskı ve dayanışma karşısında hiçbir adım atmama cesaretini biliyoruz ki ülkeyi yöneten siyasi iktidardan alıyor.
SERMAYE SINIFININ İKTİDARI
Çünkü iktidar sermaye sınıfının iktidarıdır. Bu iktidarın bütün tercihleri sermayeyi koruma yönündedir. Nerede bu ülkenin yetkili kurulları, Anayasal ve yasal hakkını işçiler atıldığında buradaki işçilere sahip çıkacak bir devlet, bir hükümet iradesi.
EN HAFİF TABİRİYLE, İNSAFSIZLIKTIR
Bugün ülkede pandemi koşullarında, açlık yoksulluk almış başını gitmişken işçileri Anayasal hak olan sendikal örgütlülük nedeniyle işten çıkartmak, evine ekmek götüremez duruma getirmek en hafif deyimiyle insafsızlıktır. Burada 46 gündür direnen Özer Elektrik direnişçisi kardeşlerimizi bu onurlu, yiğit direnişlerinden dolayı DİSK olarak, Türkiye’nin dört bir yanında direnen DİSK olarak sevgiyle saygıyla bir kez daha selamlıyorum. Bu direniş başarıya ulaşana, bütün arkadaşlarımız işbaşı yapana kadar DİSK bütün gücü ve ağırlığıyla Özer Elektrik işçisi arkadaşlarımızın yanında olacaktır.
GÖZLERİ KÖR, KULAKLARI SAĞIR
2017 yılından bu yana istihdamda çok ciddi bir daralma yaşanan Türkiye’de gerçek işsizlik koşulları, pandemi koşullarının da etkisiyle 10 milyonların üzerine çıktı. Bugün ülkeyi yönetenler bu tabloyu görmek ve çözüm üretmek yerine sendikal örgütlülükten çıkartılan işçilerin direnişine bile gözleri kör, kulakları sağır.. Türkiye nüfusunun ancak dörtte biri çalışabiliyor.
İKTİDARIN YAPMASI GEREKEN…
Böylesi bir dönemde iktidarın yapması gereken bu tür sendikal hak ihlallerinin karşısında işçinin yanında olmak, hakkını hukukunu korumak, işsizliği aşıp yoksulluğu ortadan kaldıracak politikalar hayata geçirmek. Ama biz görüyoruz ki pandeminin başından itibaren AKP’nin bütün politikaları; işçiyi, işsizi, emekliyi, işçiyi, EYT’liyi.. halkı gören ve koruyan politikalar değil bütünüyle sermayeyi koruyan politikalar olarak şekillendi.
SERMAYE POLİTİKASI SONUÇLARI
Bugün yaşadığımız süreç bütün dünyada da, Türkiye’de de 40 yıllık sermaye politikasının sonuçlarına dayanıyor. 12 Eylül 1980’de askeri faşist darbe ile başlayan, insanlık tarihinin görüp görebileceği en güzel rüya denilen neoliberal politikaların sonuçlarını yaşıyoruz. 40 yıl önce Türkiye’yi 12 Eylül karanlığına teslim edenler, ‘Bugüne kadar işçiler güldü. Bundan sonra biz güleceğiz’ dediler.
40 YILLIK HİKAYENİN SONUNA GELDİK
DİSK’in kapatılmasından işçilerin sendikasızlaştırılmasına kadar bir dizi politikayı hayata geçirdiler. Ama artık şunu söylüyoruz: 40 yıllık bir hikâyenin sonuna geldik, geldiniz. Artık dünyada da Türkiye’de de mevcut sistemin adına ne dersek diyelim artık bu sistemin dünyada da Türkiye’de de işçi sınıfına, emekçilere, kadınlara, gençlere tüm dünya halklarına vaat edeceği hiçbir şey kalmadı.
YOL AYRIMI
Artık bütün yıldızlar döküldü, bütün masallar bitti. Dünya artık bir yol ayırımında. İşçiler, emekçiler bir yol ayrımında. Ve bugün bizler ekmeğimize, emeğimize, geleceğimize, memleketimize sahip çıkmak için koşullar ne olursa olsun her türlü baskıya rağmen daha fazla yanyana geleceğiz. Ve artık bizlere hiçbir şey vaat edemeyen bu sistemi yerle bir edecek ve eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın ve kardeşliğin olduğu; demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği bir emeğin Türkiye’sini hep birlikte kendi ellerimizle kuracağız.
HEPSİNİ ÜRETEN BİZLERİZ
Özer Elektrik’te direnen 10 emekçiden de aldığımız güçle DİSK olarak diyoruz ki, bizler bu ülkenin tüm değerleri ve güzelliklerini üretiyoruz. Bu ülkede ne üretiliyor ve var ediliyorsa hepsini üreten bizleriz. Biz bir yandan kendi emeğimize, bir yandan çocuklarımızın geleceğine ve memlekete sahip çıkmak için bu zorlu koşullarda da yanyana geliyoruz. Bu anlamda omuz omuza mücadeleyi hep birlikte üreteceğiz, bunun sözünü bir kez daha burada ifade ediyoruz.
İŞVERENE..
Son olarak Özer Elektrik işverenine; bu haksızlığa hukuksuzluğa son vermesini ve bütün arkadaşlarımızın işbaşı yapması için gerekli adımları atmaya çağırıyoruz.
YÖNETENLERE…
Ülkeyi yönetenleri de burada yaşanan bu haksızlığa, hukuksuzluğa sessiz kalmamaya ve işçi arkadaşlarımızın hakkını hukukunu teslim edecek bir iradeyi ortaya koymaya çalışıyoruz.
SONUNA KADAR YANLARINDAYIZ
Özer Elektrik direnişçilerinin sonuna kadar yanında olacağımızı, ekmeğimizi paylaşacağımızı buradan bir kez daha dosta da düşmana da ilan ediyoruz. ” (Haber Merkezi)