MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, TBMM genel kurulunda Türkiye’nin dış borcuyla ilgili olarak konuşurken, 2014 yılında Türkiye'nin 172 milyar dolar parayı bir daha geri çevirmek zorunda olduğunu söylemiş.
Oysa, Başbakan ''IMF'ye borcumuz yok, artık bizden borç alacaklar'' diyor. İyi de, bu borç da nereden çıktı ?Yoksa, IMF'ye olan borçları sıfırladık da, OECD ülkelerine ya da Arap Birliği'ne mi bu kadar borçlandık ?
Başbakan, borçlandığımız yeni kaynakları büyük bir ustalıkla halktan gizlerken, görev muhalefete düşüyor. Bu rakamı kamuoyu önünde söylemek ve 'IMF'ye borcumuz yok' teranesini ısıtıp ısıtıp halkın önüne koyan Başbakan'ı 'yalancı çıkartmak' tek başına yeterli değil.
Haydi Lütfü Türkkan,''yok olmaz, o kadar da değil'' diyorsa haydi Hurşit Güneş, haydi Haydar Akar, haydi Mehmet Hilal Kaplan, AKP dönemlerinde IMF'ye değil de kimlere borçlandık sorusunun yanıtını bizimle paylaşın lütfen.
Siyasetçilere güvenimizin yeniden oluşması için, en azından ülke adına ne kadar borçlanılıyor bilmemiz gerekmez mi ?
Bu yıl ödenecek 172 milyar dolarlık dış borcun yanına bir de 55 milyar dolarlık dış ticaret açığını eklerseniz, rakam 230 milyar dolara yaklaşıyor. Bu da, ayda 19 milyar dolar borç ödeme kapasitesine sahip olunması gereğine işaret eder.
İyi de, her gün hırsızın, soysuzun, rüşvetçinin ve soygunun konuşulduğu bir ülkeye nereden sıcak para gelecek de bu borçlar ödenecek ?
Başbakan TÜSİAD Başkanı'na efelenmek yerine, Türkiye'yi itibarsızlaştıran iç ve dış ekonomik politikalarını gözden geçirse daha iyi olacak ?
Ayakkabı kutularından milyon dolarların çıktığı bir ülkede namuslu yurttaş ve siyasetçi olmak öyle göründüğü kadar kolay değil. O kutulardan çıkan dolarların hesabı verilmediği takdirde, halka söylenecek her şeyin yalan olacağı apaçık ortada.
Ne kadar efelenirseniz efelenin,
Ne kadar ''rakibim yok'' diye böbürlenirseniz böbürlenin,
Ne kadar halkı ve rakiplerinizi tehdit ederseniz edin,
Güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Denklem bozuldu, bir daha matematiksel olarak tutması olası görünmeyen denklemin, toplum mühendislerince ve de siyasetçiler tarafından tutturulması da pek olası görünmüyor.
Bu borcu yapanlar hesap verirse, ülke düzlüğe çıkar, halkın refahı artar, toplumsal güven ve dayanışma duygusu yeniden gelişir.
Aksi halde, süreç içerisinde sandıktan çıkanla sandığa gömülen arasında pek bir fark kalmaz.
Çünkü, sistemin böyle devamından nemalanan siyasi organizasyonların tümü, Türkiye'nin yaşadığı ve yaşayacağı krizlerden ve dış dünyaya yönelik itibarsızlaştırılmaktan dolayı kolektif sorumluluk sahibidir.
Türkkan'ın sorusu yanıt beklerken, madalyonun diğer yüzündeki gerçeği gören halk da, en azından kapsamlı bir özeleştiri bekleme hakkını uzun süredir saklı tutuyor.
Tüm siyasetçilere anımsatılır...