BOZKIRIN TEZENESİ

Cengiz Akgün

Bozkırın tezenesi olarak bilinen ve tanınan büyük halk ozanı Neşet Ertaş’ın (1938-2012) ölümünün üzerinden 12 yıl geçmiş.

Türküleri, bozlakları ve kendine has ses tonu hala kulaklarımızda yankılanıyor.

Her yerde yine onun türküleri dinleniyor.

Neşet Ertaş gibi sanatçılar çok nadiren vardır.

Onlar Anadolu kadim toprakları ve kültüründen filizlenmiş nadide çiçekleridir.

Neşet Ertaş gibi Muharrem Ertaş, Aşık Veysel, Mahzuni Şerif, Şeref Taşlıova, Murat Çobanoğlu, Aşık Reyhani, Aşık Daimi gibi nice halk ozanları, aşıklar bu coğrafyada var oldu.

Sazları ve sözleriyle gönül ve kültür dünyamıza derin izler bırakarak aramızdan ayrıldılar.

Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'e bağlı Çiçekdağı'nın Kelismailuşağı köyüne bağlı Kırtıllar mezrasında dünyaya geldi.

Babası halk ozanı Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş’tır.

Neşet Ertaş, Türkmen/Abdallık kültürünün ve geleneğinin son ve büyük temsilcisidir.

Babası Muharrem Ertaş’tan öğrendiği bozlak ve Orta Anadolu türkülerini sonraki yıllarda kayıt altına aldı.

Yazdığı şiirleri seslendirip, ‘Garip’ mahlasını kullandı.

2009 yılında Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Türkiye Ulusal Envanteri’ne alınarak “Yaşayan İnsan Hazinesi” kabul edilen Neşet Ertaş, az çalma tavrı ve tekniği, sesini kullanma ve türkü okuma üslubu, şair/ozan kimliği yanında şiirlerinin edebî ve estetik değeri, repertuvarı, üniversite ve konservatuvarlarda ders ve tez konusu oldu.

2006 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü'ne değer görüldü. Devlet sanatçılığı unvanını reddetmesi hakkında şunları söyledi: “Devlet sanatçılığını bana teklif ettiler. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından verilen üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım."

Şimdilerde ‘sanatçı’ olarak kendilerini tanımlayan ancak yaşadığı toplumla hiçbir bağı olmayan o kadar çok kişi var ki.

Bunlar halkın derdiyle dertlenmeyen, toplum parçası olamayan, onlar gibi yaşamayan tiplerdir.

Para, şan ve şöhret adına her türlü yolu kendilerine mubah görüp halka tepeden bakarlar!

Bu türden birçok kişiye ‘devlet sanatçısı’ unvanı verilmesi de bu ülkede kimin halkın, kimin devletin, muktedirlerin sanatçısı olduğunu da çok iyi anlatıyor.

Neşet Ertaş halkın sanatçısı olarak yaşamaya, türküleri, bozlakları sonsuza kadar söylenmeye devam edecek.

Işıklar içinde uyusun.