Siyasi partilerin genel merkezleri bugün saat 17:00’ye kadar “seçime katılacakları, seçim çevrelerine ait aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanlığına” teslim edecekler. Bugünden itibaren yine değişik aşamalara geçildikten sonra 24 Nisan’da kesin listeler tamamlandıktan sonra resmi gazetede yayınlanacak. Büyük yarış o zaman başlayacak... Listelere girecek adaylar listedeki sırasının hangi usul ile belirleneceği yasa ve partilerin tüzüklerinde yazılıdır. Mecliste grubu bulunan 4 siyasi partide adaylarını bundan önceki seçimlerde olduğu gibi demokratik siyasetin kabul edemeyeceği usül ile “tespit” etmektedir. Siyasal yaşamımızın en önemli sorunu ve etkili yöntemi partilerin aday belirleme biçimidir. Listelerin nasıl hazırlandığı siyasal hayata katılmak isteyenlerin geleceklerini belirleyen yöntemdir. Yasama meclisinin nasıl çalışacağı, yürütmeden ne kadar bağımsız olduğu kendisini milletvekili listesine yerleştiren yani milletvekili seçilmesine imkan sağlayana bağlıdır. Çok partili döneme geçtiğimiz 1950 yılından itibaren siyasal yaşamımız 1980 yılına kadar aday belirlemede iyi kötü siyasi parti örgütleri tarafından etkili olmuştur. CHP’de ise 1961 anayasasından itibaren adayların çoğu ön seçim ile gerçekleşmiştir. 1980 sonrası tüm partilerde merkez yoklaması etkili olmuş. Son üç seçimde ise üyenin ve delegenin hiç bir etkinliği kalmamıştır. Bu şartlar altında CHP’nin ön seçim yaptığı iller hariç listelerde yer alacak olan isimler seçmenin ve üyenin iradesi dışında gerçekleşmiştir. Bu sonuç seçmenin ve üyenin iradesini yeterince temsil etmemektedir. Çünkü adayın belirlenmesinde üyenin ve delegenin hiç bir insiyatifi kalmamıştır. Bu şartlar altında açıklanacak olan her sürprize hazır olunmalı. Bugün saat 17:00 itibariyle siyasi partilerde ilk elemeler yapılmış olacak. Bakalım seçilebilecek sıralamada kimler yer alabilecek. Çok fazla sürpriz beklemiyorum. Çünkü insanlar geleceklerini belirleyecek olan parlementerlerin belirlenmesinde söz sahibi olmak için çaba sarf etmiyor. Anadolu’da güzel bir deyim var, “böyle başa böyle tarak” ...!