Körfez İlçesinde yerleşim yerleriyle beraber başta TÜPRAŞ rafinerisi olmak üzere bölgedeki diğer petrokimya tesislerinin iç içe olması, bölge halkını psikolojik olarak gerçekten de çok yordu.
Bu konuyu, son kez İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan TBMM gündemine taşıdı.
Türkkan, özellikle Barbaros ve Güney mahallelerinde yaşayan halkı bekleyen büyük tehlikeye dikkat çekip, şu ifadeleri kullanıyordu:
“Körfez Belediyesi yıllarca yanlış şehircilik politikaları uygulamıştır. Burada yaşayan halk göz ardı edilmiştir, bunun sebebi de gayet net. Milyar dolarlık bir sanayiye sahip kentte, sokaklar, kaldırımlar yokluk içindeyse, halkın canı hiçe sayıldıysa, belediyenin başka öncelikleri bulunuyor demektir. Tepeden Körfez’e baktığınızda bir şeylerin ters gittiğini göreceksiniz. Tehlike sadece tesislerle iç içe geçen mahalleler değil. İlçede her yer tır–tanker parkına dönmüş. Sokak aralarında çocuklar oyun oynayamıyor, konteyner sahaları mahalle içlerine doğru genişlemeye çalışıyor, tanker parkları açılıyor. Bunlarda potansiyel tehlike riski taşıyor.”
Güney ve Barbaros mahallelerinin durumuna da değinen Türkkan, ‘nefes almak istiyoruz’ diyen halkın, düşüncesini dile getirirken ‘‘Her tehlike anında mahalleyi terk etmekten yorulduk ve bu durum bizi psikolojik olarak dayanılmaz bir noktaya sürükledi’’ ifadesini kullandığını kaydetti.
Türkkan’ın dikkat çektiği üzere;
Sanayi tesisleri ile mahalleleri yan yana olan ilçede, sorun gerçekten de çok büyük. Can güvenliğinin yanı sıra bu tesislere ulaşım için yüzlerce TIR ve tankerin mahalle aralarını kullanıyor. Bunun engellenmesi ya da alternatifler oluşturulması halinde çocuklara oyun alanlarına yeniden kavuşacak ve de halka nefes alacak. Bu yüzden, acilen kentsel dönüşüm programı uygulanmalıdır.
Sanayi ve konteyner alanları mahalle içlerine genişlememeli, tam aksine mahallelerin dışında bölgelere taşınmalıdır.
Afet durumunda vatandaşları koruyacak, afetin etkilerini azaltacak makro projeler hazırlanmalı ve afet anında kullanılacak toplanma alanları ile imar planında yeşil alan olarak ayrılan yerler her ne pahasına olursa olsun imara açılmamalıdır.
Çok daha önemlisi, yaşamı direkt tehdit eden riskleri minimize etmek için mahalleler ile tesisler arasında tampon bölge oluşturulmalıdır.
Türkkan’la siyasi tercihlerimiz hiç çakışmaz, hiç de yanyana durma şansımız olmaz ve olmamıştır. Ama, TBMM gündemine taşıdığı bu hayati sorun bölgedeki binlerce aile ile birlikte beni de yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle kendisine teşekkür ediyorum.
40 yıla yakın süredir çalışan bir gazeteci olarak, bölgedeki sorunun bu netlikte TBMM gündemine getirilmiş olmasına ilk kez tanık oluyorum. O nedenle, hemen bugünden yarına çözüm üretilemese bile gündeme getirilmiş olması açısından da önemsiyorum.
Bizler, yani yörede oturan halk, sözü edilen sıkıntı ve tehlikeleri hergün yaşıyoruz.
Sorunu, her platformda seslendirip, doğal yaşam hakkımızın ilkesiz ve kötü sanayileşme yüzünden elimizden alınmasına seyirci kalmayacağımızı dillendiriyoruz.
Daha da ötesi, çok sayıda siyasinin bu sorunun çözümü için söz verdiğini ama bugüne kadar bir adım bile atmadığını anımsıyoruz.
Eeeee, bunca yaşanmışlık söz konusu iken ‘bomba üzerinde yaşamak’ ne anlama geliyor diye yazıp çizmek de, bir noktadan sonra anlamsızlaşıyor.
Yapılacak işlerin yapılmaması, atılacak ciddi adımların atılmıyor olması, hiçbir yerel yönetici ile ülkeye hükmeden siyasal anlayışları tarihsel sorumluluktan kurtaramaz.