Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlüğe Melih Bulu şahsında atama yöntemini tercih eden iktidar buna tepki gösteren çevrelere şiddet ve baskısını polis marifetiyle daha da arttırırken kamuoyu tepkisi giderek artıyor.
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri, Boğaziçi Üniversitesi’nde yeni yaşananlara yine tepkisiz kalmadı. 25 gün aradan sonra bu sefer CHP Gebze İlçe Örgütü’nde bir araya gelen bileşenler polis marifetiyle şiddet ve tepkisini arttıran iktidara tepkisini ve duruşunu döviz üzerinden de sergiledi.
HALKA, AŞAĞI BAKMASINI EMRETMİŞTİ!
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri imzalı yeni dövizde, “Kayyum rektöre direnen Boğaziçi hepimiziz. Aşağı bakmayacağız” mesajıyla da verdi. Bilindiği üzere polisin yine orantısız güç uyguladığı baskı ve gözaltılar esnasında bir polis memuru halka aşağı bakmasını emretmişti! Bileşenlerin ortak açıklamasında ev hapsi ile cezalandırılan ve gözaltına alınan öğrencilerin derhal serbest bırakılıp rektörlüğe atanan Melih Bulu’nun da derhal istifası talep edildi:
TERÖR ESTİREREK KAYYUM
REJİMİ KURMAK İSTİYORLAR
“Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan polis şiddetinin sorumlusu Hükümet, YÖK ve Boğaziçi’nin kayyumu Melih Bulu’dur.
Kendisinden olmayan herkesi terörist ilan eden iktidar, kayyum rejimini üniversite üzerinde terör estirerek kurmak istemektedir. İktidarın bu saldırganlığına karşı bütün bireylerin eşit ve demokratik bir biçimde katıldığı yükseköğrenim alanını savunacağız.
SONUNA KADAR SAHİP ÇIKACAĞIZ
Üniversite özerkliğine, ifade özgürlüğüne, cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi ne olursa olsun herkesin eşit biçimde sahip olduğu insan haklarına ve demokrasinin en temel ilkesi olan laikliğe sonuna kadar sahip çıkacağız.
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bizler;
Tutuklanan, ev hapsine çarptırılan ve gözaltına alınan tüm öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Başta LGBTİ+’lar olmak üzere öğrencilerimizi hedef alan her türden ayrımcı, dışlayıcı, ötekileştirici yaklaşıma son verilmesini istiyoruz.
Üniversite’nin değil, Saray’ın iradesiyle o koltukta oturan Kayyum Melih Bulu’nun derhal istifa etmesini bekliyoruz.”
25 GÜN İÇİNDE İKİNCİ AÇIKLAMA
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri bu baskı rejimine karşı ilk açıklamasını 07 Ocak akşamı, Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nda olağanüstü önlemlerle izin verilmemesinden ötürü Eğitim-Sen Gebze Şubesi’nde yapmıştı. İktidarın baskıyı daha da yoğunlaştırması ve 01 - 02 Şubat’ta İstanbul’da ve İzmir’de 12 Eylül dönemini anımsatan vakaların yaşanmasının ardından 02 Şubat akşamı CHP Gebze İlçe Örgütü’nde bir araya gelinip açıklamada bulunuldu ancak bir farkla.
TEPKİ BİÇİMİMİZİ DEĞERLENDİRMELİYİZ
CHP Gebze İlçe Örgütü Başkanı Gökhan Orhan ev sahipliğini üstlendiği toplantının açılışında yaptığı kısa değerlendirmede açık alandan kapalı alana taşıdıkları tepki biçimlerinin bileşenler tarafından tartışılması gerektiğini savundu. Orhan özetle, “Öğretmenlerin potansiyel suçlu ilan edildiği, kurumların zan altında bırakıldığı bir süreçteyiz. Buna karşı direnen mücadeleci kurumlar ağır baskı altında” dedi. Orhan şöyle devam etti:
ÜLKE GELECEĞİ İÇİN
MÜCADELE EDİYORLAR
“Boğaziçi Üniversitesi’ndeki baskıda polis şiddetine, gözaltılara maruz kalanlar arkadaşlarımız olabilirdi. Bu vakaların bizim başımıza gelmemesi tepkisiz kalacağımız anlamına gelmez. Boğaziçi Üniversitesi’nde verilen mücadelenin aynı zamanda Türkiye’nin geleceği için verilen bir mücadele olduğunu topluma anlatabilmeliyiz.
KİŞİ PAZARLIĞI YAPIYORUZ
Ayrıca Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bundan sonraki tavrımız ne olacak? Pandemi süreci var, salgın riski var ama Gebze’de meydanda açıklama yapmak istediğimizde kişi pazarlığı yapıyoruz. ’10 kişi için izin verdik, 20 kişiyle açıklama yaptınız’ deniliyor. İyi de meydanda açıklama yapınca ilgi gösterip dinleyen insanlar oluyor. Onlara, ’10 kişi için anlaştık. Lütfen gidin’ mi diyelim?
BİZİ TÜRKİYE TAKİP EDİYOR
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör ataması dâhil olmak üzere tepki gösterip açıklama yaptığımızda ülkenin birçok tarafından ne söylediğimiz, ne yaptığımız okunuyor. Takip ediliyor. Bileşenler olarak bu baskı ortamında neler yapacağımızı tartışmamız gerekiyor.”
BİLEŞENLERDEN YEDİSİYLE
CHP Gebze İlçe ile birlikte siyasi partilerden EMEP ve SOL Parti Gebze İlçe Örgütleri; eğitim sendikalarından Eğitim-Sen Gebze ve Eğitim-İş Kocaeli 2 No’lu Şubeleri; sivil toplumdan Gebze EYT/ Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği ve Gebze Kent Politikaları Derneği’nin başkan ve yöneticilerinin katıldığı toplantı Gökhan Orhan’ın değerlendirmesinin ardından basına kapalı sürdü. Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri’nin ortak basın açıklamasında ayrıca şu görüşler ifade edildi:
HALK DEMOKRASİ İSTİYOR, DEMİŞTİK
“Nefret söylemine ve öğrencilerimizi hedef alan saldırılara karşı mücadele edelim” başlığıyla yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Bu ülkenin halkı demokrasi istiyor demiştik. Bu ülkenin yurttaşları demokrasinin en asgari kriteri olan seçme ve seçilme hakkı için mücadele ediyor. İşçiler sendikasını, üniversitenin asli unsurları rektörünü, halk yerel yöneticilerini ve vekillerini özgürce seçmek istiyor demiştik.
BOĞAZİÇİ’NDE TARİH YAZILIYOR!
Bugün geldiğimiz noktada,
Boğaziçi Üniversitesi; öğrencisiyle, akademisyeniyle, idari ve teknik personeliyle siyasal tarihimizin sayfalarından silinmeyecek bir duruş sergiliyor. Rektörlerin atanarak değil seçimle gelmesini savunan; yöneticilerinde intihali, itaati ve yalanı değil liyakati görmek isteyen; tek tipçi, baskıcı ve kontrolcü bir öğrenme ortamı yerine eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir öğrenme iklimini talep eden üniversiteli gençler sabırla ve sebatla demokratik tepkilerini gösteriyor, taleplerini dile getiriyorlar.
İKTİDAR YÖNLENDİRMESİ
İLE LİNÇ KAMPANYASI
Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin kayyum rektöre karşı bir aydır devam eden protestoları çerçevesinde düzenledikleri sergide kullanılan görsellerden birisi bahane edilerek, başta LGBTİ+’lar olmak üzere bütün Boğaziçi bileşenlerine karşı başlatılan linç ve sindirme kampanyası artarak devam ediyor. İktidar yönlendirmesiyle başlatılan bu kampanyada iki öğrencimiz tutuklandı, iki öğrencimiz ise ev hapsine çarptırıldı.
KAMU GÖREVLİLERİ
NEFRET SUÇU İŞLİYOR
Kayyum rejimi üniversite bileşenlerinin kolektif mücadelesi ve kamuoyunun dayanışması karşısında tek çıkar yolu nefret söyleminde görmüş olsa gerek ki İçişleri Bakanı’ndan Yükseköğretim Kurulu’na, Diyanet İşleri Başkanı’ndan valisine kadar iktidarın organı günlerdir iştahla bu konuyu gündemde tutuyor. Bilinmelidir ki, konu ile ilgili açıklama yapan bütün kamu görevlileri ağız birliği içinde nefret suçu işlemektedir.
LGBTİ+ HAKLARI İNSAN HAKKIDIR
Öncelikle bilinmelidir ki, ifade özgürlüğü insanlığın kolektif mücadelesinin sonunda kazanılmış bir haktır ve sanat eserleri de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmektedir. LGBTİ+ hakları insan haklarıdır ve tartışmaya açık değildir. İfade özgürlüğünü ve insan haklarını ayaklar altına alarak yapılan bu tutuklamalar, evrensel hukuk ilkelerine, ulusal ve uluslararası ceza muhakemesi kararlarına aykırıdır.
EYLEMLERE KEYFİ ENGELLEME
Kayyum rejimi, sistematik olarak yürüttüğü nefret söylemi ve provokatif girişimlerle protestoları bitiremeyince, bir kez daha öğrencileri ölçüsüz bir polis şiddetiyle yüz yüze bıraktı. Tutuklamaları protesto edebilmek için düzenlenmek istenen eylem keyfi biçimde engellendi, kampüs kapısına gelen öğrenciler gözaltına alındı, bir arada yürüyen öğrenciler darp edilerek gözaltına alındı, destek için gelen kitle örgütlerinin basın açıklamasına şiddetle saldırıldı.
AŞAĞI BAK. TOPLU BEKLEMEK YASAK!
İstanbul’da birçoğu kampüse ulaşmak için otobüs duraklarında bekleyen 160'a yakın üniversite öğrencisi, “aşağı bak, toplu beklemek yasak” diyerek gözaltına alındı. Benzer biçimde İzmir'de de, Boğaziçi Öğrencilerine destek olmak için yapılmak istenen basın açıklamasına saldırılarak, 27 öğrenci gözaltına alındı. Akşam saatlerinde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs içerisinde bir araya gelen öğrenciler ise kampüsü kuşatan polis birlikleri tarafından saatlerce ablukada tutulduktan sonra, kampüsü işgal eden çevik kuvvet tarafından tartaklanarak zorla kampüs dışına sürüklendi.