Bizim çocuklar da başaracak!

 

Anımsıyoruz,

12 Eylül 1980’de faşist darbeyi yapanlar için ABD’li istihbaratçılar ‘’Bizim çocuklar başardı’’ değerlendirmesini yapmıştı.

O çocukların başardığı, bir katliamın yolunu açmaktı…

O çocukların başardığı, korku toplumu yaratmanın temelini atmaktı…

O çocukların başardığı aydınlanmacılığın ve devrimciliğin önünü kesmekti…

O çocukların başardığı, 35 yıl sonra tartışılacak paralel devletin temellerini atmaktı…

O çocukların başardığı, yeni, biat eden ve gericileştirilmiş bir toplumu model olarak yaratmaktı…

O çocuklar, başardı gibi görülse de, yaptıkları ülke tarihine bir kara leke gibi sürülmüş, o karanlık sayfalar yıllar sonra açılabilmişti.
12 Eylül 1980 darbesi, bu ülkenin geleceğine vurulmuş en büyük darbedir. Ülke, bugün gerici, Amerikancı ve piyasacı bir rejim altında yönetiliyorsa, azgın kapitalizm işçi yaşamını hiçe sayıyorsa, tarikatlar ülkede bütün köşe başlarını tutmuşlarsa, rüşvet ve hırsızlık devletin tepesinde makbul sayılıyorsa, insanlar haksız yere gözaltına alınıyorsa, bu durum, 12 Eylül faşist darbesinin sonucudur.
AKP rejimi, 12 Eylül askeri darbesinin ürünüdür.

Laikliği ve sosyal devleti tasfiye eden,

Yerine Soma ve Mecidiyeköy'de yaşadığımız iş cinayetlerini bırakan,

Hukukun üstünlüğünü ‘’üstünlerin hukuku’’ biçimine dönüştüren,

Ve, 12 Eylül faşist darbesi, her şeyin ötesinde bir toplumun geleceğini, diktatör bozuntusu birinin iki dudağı arasından çıkacak sözlerin insafına terk eden bir kara düzen yaratmıştır.

Şimdi, sıra bizim çocuklara geldi, onlar da başaracak.

O dönem 230 bin kişinin gerekçelendirmeden yargılanmasının,

650 bin kişinin gerekçelendirmeksizin gözaltına alınmasının,

7 bin kişinin idam istemiyle yargılanmasının,

Meclis’e 259 kişinin idam onayı için fezleke gönderen anlayışın sorgulanmasının ve

50 kişinin idam edilmesinin,

171 kişinin işkencede, 229 kişinin cezaevinde, 300 kişinin şüpheli biçimde, 14 kişinin açlık grevinde, 16 kişinin "kaçarken", 43 kişinin "intiharla", 73 kişinin "doğal nedenlerle" ölmesinin,

Binlerce demokratik kitle örgütünün gerekçesiz kapatılmasının,

30 bin insanın mülteci konumuna getirilmesine ve bunlardan 14 bininin “vatan hainliği” ile suçlanmasının hesabını, şimdi bizim çocuklar soracak.

Bu darbenin hesabı, göstermelik davayla yaşayan 2 darbeci generali uygulanması olanaksız olan cezalara çarptırmakla sorulamaz. Söz konusu yargılama, aslında 12 Eylül'ün üzerinin bir daha açılmamak üzere örtülmesi anlamına gelmektedir.

O yüzden, bizim çocuklar da başaracak dedim.

Bizim çocuklar, 12 Eylül ile hesaplaşmanın adımını geç de olsa atmıştır.

Bunu, özgürlük, laiklik, adaletsizlik, bağımsızlık için direnen Türkiye halkının Haziran direnişinde sergilediği tavırdan anlıyoruz.

Ülkemiz artık 12 Eylül ile değil, Haziran Direnişi ile anılıyor.

Ve diyorum ki;
12 Eylül karanlığını ‘’susmayacağız, unutmayacağız, affetmeyeceğiz, hesap soracağız’’ diyen bizim çocuklar, karanlık dönemde yaşamını yitiren yurttaşlarımızın, acılar çeken ailelerin, işkencede, hapiste hayatta kalmaya çalışan devrimcilerin sesi olmaya devam edecek, 12 Eylül ile hesaplaşma sürecini tamamlayan hamle olarak faşist darbenin onun öz evladı konumundaki AKP'yi de alt etmeyi başaracaktır.

Yeni devrimci kuşaklar, kırılma noktasından sonra bir daha suskunluğa bürünmeyen, her alanda direnç noktaları oluşturabilen emekçi halka yüzünü dönüp, ‘’Bizim çocuklar da başardı’’ diyecek.

Tarih, artık böyle dillendirilecek…