Bu Syrıza denilen sihirli değnek bulaşıcı olup olmadığını merak ediyorum.
Komşudan komşuya bulaşır mı?
Güzel bir atasözü var;
Komşu da pişer bize de düşer.
Bizim sol düşünce sistematiğimiz uzun süredir çok fazla kendini geliştiremedi.
Bakıyorum Yunanistan solunun iktidara gelmesi bizim sol çevreleri oldukça heyecanlandırdı.
Herkes kendine göre bir değerlendirme yapıyor.
Yunanistandaki politik gelişmeler elbette önemli.
Neoliberal politikalar artık dibe vurdu.
Dünya’da 85 kişinin geliri üç buçuk milyar insanın gelirine eşitlenmiş durumda...!
Gelir dağılımın da ki uçurumun bu kadar açıldığı bir yerde çıkabilecek sonuçları düşünmek bile insanı ürkütüyor.
Yunanistan’da Syrıza’nın çıkışı bizde 1978 yılında yaşanmıştı.
Merhum Bülent Ecevit’in “toprak işleyenin, su kullananın” söylemi seçmen üzerinde etkili olmuştu.
Ne var ki, TÜSİAD’ın o dönem gazetelere vermiş olduğu tam sayfa paralı ilanlar, bir dizi sabotaj eylemleri Ecevit iktidarını zora sokmuştu.
Bülent Ecevit her gittiği yerde saldırılarla karşı karşıya kaldı.
AB ile Yunan sermayesi Syrıza ile başa çıkamazsa benzeri olaylar Yunanistan’ta yaşanma ihtimali yüksek.
Gelelim Syrıza’nın Türkiye gibi ülkeleri etkileme konusuna;
Kısa dönemde çok fazla değişiklik yaşanmaz.
Çünkü Türkiye’de sol mualefet ciddi bir kırılma yaşadı.
CHP kendini halka sol politikalarla anlatma yerine AKP’nin ılımlı islam politikalarına yönelerek oy toplama sevdasına düştü.
Halen daha o yanlış Neo liberal politikalarla sonuç alınabileceğini düşünüyor.
Bu durum böyle devam ederse seçmen CHP’yi terk eder.
Bunun en somut örneğini Yunanistan’da Pasok yaşadı.
Avrupa birliğinin ve İMF’nin kemer sıkma politikalarına boyun eğen Pasok lideri, Syrıza gibi genç bir sol blok karşısında ağır bir yenilgi aldı.
Halkçı politikalar eninde sonunda hedeflediği sonuçlara ulaşır.
Şimdi tüm dikkatler Syrıza üzerinde...
Vermiş olduğu vaadlerin ne kadarını gerçekleştirebilecek hep birlikte takip edeceğiz.