BİZ TÜRKLER ÇAM AĞACI SÜSLERİZ…

Dilek ALP

Her yeni yıl haftasına yaklaşıldığında Noel, Yeni Yıl ve Nardugan kavramları masaya yatırılır, uzun uzun tartışılır, saçma bir gündem yaratılır ve 1 Ocak sabahı bu konu 365 gün sonra açılmak üzere kapatılır. Bu son 25 yılın hikâyesi neredeyse. Çünkü çocukluğumda hatırlıyorum, bu topraklarda yaşayıp da bu konuyu dert eden ve üzerinden siyaset yapmaya gayret eden bir konu yaratılmıyordu. TRT’nin yeni yıl gecesi programları, Milli Piyango çekilişi ve saat 24.00 de ekranlara çıkan Nesrin Topkapı’nın nefes kesen göbek dansı ise tek gündemimizdi. O akşam için klasik meyvaların yanında muz ve kuruyemiş çeşitlerinin alınması ise büyük bir olaydı bizler için. Bir de saat 24.00 de değiştirilen iç çamaşırları hikâyesi var, hep güldüğüm… Bu neslin anlayabileceği şeyler değil bu yazdıklarım.

Ben kendimi bildiğimden beri çam ağacı süsledik, yeni yıl hediyeleri hazırladık tüm sevdiklerimize, evimizi kırmızı süslerle bezedik yeni yıl haftasında. Bildiğim kadarıyla bu gelenekleri bize detaylı öğreten, namazında niyazında olan büyük annelerim de dahil ailede gayri Müslüm yok. Müslümanlığın gereklerini yerine getiren bir ailede yetişmiş olmama rağmen biz bu konudan habersiz kalmışız bunca yıldır demek ki!


Anılardan sonra şimdi gelelim işin bilimsel tarafına;
Nardugan, her yıl 21 Aralık'ta Türkler arasında kutlanan bir bayramdır. Nardugan, Moğol dilindeki Nar (Güneş), Türk dilindeki Tuqan (Doğan) sözcüklerinden oluşmuştur. Tatarlar bu bayrama Koyaş Tuğa yani Güneş Doğan günü derler.

Gök kavramı ve bazı ağaçlar, Türkler için kutsal olarak kabul edilen eski inanışlardan biridir ve Nardugan kutlamalarında da önemli bir anlam taşımaktadır. Eski Türkler her sene 22 Aralık’ta güneşin yeniden doğma zamanı olan Nardugan bayramı yaklaştığında yaşadıkları çevreyi ve evlerini temizlemişler kutlama günü geldiğinde en güzel ve en temiz kıyafetlerini giymişlerdir. Tanrı Ülgen’e sunacakları hediyeleri yanlarına alarak gruplar hâlinde şarkılar söyleyip yaşadıkları bölgede bulunan yüksek görünüşüyle en ulu akçam ağacını süslemişler, ağacın altına da Tanrı Ülgen’e ulaşması için çeşitli hediyeler bırakarak ona dualar etmişlerdir.

Kutlamalarda genç kızlar ve kadınlar, hayvanların kıllarını birleştirerek keçe benzeri bantlar oluşturmuşlar ve bu bantları ağacın ulaşabildikleri dallarına bağlamaları için herkese dağıtmışlardır. Bantlara, kutsal saydıkları hayat ağacı motiflerini işlemişler, dilek ve istekte bulunarak akçam ağacının dallarını süslemişlerdir. Geçmiş dönemlerden bu zamana kadar yapılan bu dilek ve istek geleneği günümüzde de ermiş, evliya, yatır mezarlarına veya oradaki mezarların yakınlarında bulunan herhangi bir ağacın dallarına bağlanarak devam etmiştir.


Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Orta Asya Türk toplumlarının yılın son gününü 21 Aralık kabul ettiklerini, bayram olarak kutladıklarını, yılbaşı geleneğinin 325 yılında Hıristiyanlığa geçtiğini söyler. Gündüzün geceyi yendiği ilk gün 21 Aralık’ta Nardugan bayramı yapıldığını vurgulayan yazar Zübeyir Batur da “Noel Baba, efsanesinin temelinde eski Türk inancının beyaz sakallı iyilik meleği Ülgen vardır” der.

Eski Türk tarihi araştırmacısı Zübeyir Batur, 31 Aralık olarak bildiğimiz yılbaşının sonradan yaşamımıza girdiğini, Türklerin yılbaşını günlerin uzamaya gecelerin kısalmaya başladığı 21 Aralık’ı 22 Aralık’a bağlayan gece kabul ettiğini söyler. “Bu geceyi takip eden ilk dolunay ise yeni yılın ilk günüydü, çünkü 21 Aralık’ta güneş karanlığı yeniyordu. Güneşin dönüşünü Türkler Nar-Dugan şenliklerinde kutsal akçam ağacı altında kutlardı. Akçam ağaçlarının dallarına bağladıkları bantlarla Tanrıya dileklerini iletirlerdi. Akçam, Anadolu’da hayat ağacı olarak bilinir. Anadolu’nun kilim desenlerinde halen vardır. Türk inanışındaki yerden göğe kadar uzanan bu ağaç, Sümer geleneklerinde de vardır. Türklerde güneş kutsaldır. Sürekli çekişme halindeki gece ve gündüzün kavgasından gündüz 22 Aralık’ta galip çıkar. Bu nedenle ‘Yeniden Doğuş Bayramı-Nardugan’ Türk tarihinde çok önemlidir” diye ekler.


20 Haziran 1914 tarihinde doğan ve şuan 109 yaşında olan, dünyaca ünlü Sümerolog, bilim insanı ve tarihçimiz, canımız Muazzez İlmiye Çığ, ne kadar da güzel anlatmış bu geleneğimizi;

“Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, imge olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebilirsiniz. Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek utku kazanıyor. İşte bu güneşin utkusu, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor.
Bayramın adı NARDUGAN (nar=güneş, tugan, dugan=doğan) Doğan güneş.
Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına armağanlar koyuyorlar; dallarına alacalı ipler bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan…
Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın çevresinde yırlar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler görmeye gidiliyor; bir araya gelerek birlikte yiyip içiliyor. Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme… Bayram, yakınlarla bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur getirirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Araplar bu ağacı bilmezlermiş, bu yüzden olayın, Türklerden Hıristiyanlara geçtiği, bunu da Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. İsa’nın doğumu ile hiç bir ilgisi yoktur. “Doğum, güneşin yeniden doğuşudur.”

Sümerolog
Muazzez İLMİYE ÇIĞ


O halde;

Hadi kalkın
şimdi ekinoks,
iyiliğe odaklanın
yardım edin
gülümseyin
hayata ne veriyorsunuz düşünün
hayatta ki amacınız ne?
hayal kurun
isteyin
dinleyin
unutun
geçmişi taşımayın
bırakın
değer verin
hatır sorun
güzel şeyleri hatırlayın
yaşadığınız yeri temizleyin
çorba pişirin
nar çatlatın
korkmayın
açın kendinizi
ektiklerinizden emin olun,
unutmayın,
onları biçeceksiniz
sevmekten kaçmayın
çevrenize iyi şeyler yaşatın,
çünkü aynılarını yaşamadan
bu dünyadan ayrılamayacaksınız...

Bereketli, huzurlu, iyilikle çoğalan NARDUGAN BAYRAMIMIZ kutlu olsun…