Her yıl Nisan günleri, Ermeni lobisinin dünya çapında, sahte Ermeni soykırım savlarını dile getirdiği süreçtir. Haftalarca konu gündemde tutulur. Bu yıl da öyle oldu. Süreç başlatıldı. Son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararının, sahte Ermeni soykırım savlarının geçersizliğine ilişkin olmasına karşın, karalamalar sürmektedir.
AİHM’nin bu kararı almasına ilişkin süreç, kolay olmamıştır. KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın başkanlığındaki “Talat Paşa” adlı bir çalışma kurulu her türlü siyasal ve hukuksal çabayı göstermiştir. Benim de “hukukçu” sıfatıyla içinde yer aldığım kurul, yurt içi ve dışında kendi olanaklarıyla çalışmalar yapmışlardır.
AİHM kararında: “ Konunun soykırım olarak nitelenemeyeceği, bu kavram üzerinde genel bir uzlaşma sağlanmadığı, arşivlerden yararlanılması” öngörülmektedir. Buna rağmen Ermeni lobisi şimdilerde yine iş başındadır.
Atatürk: “Ermeniler, emperyalizmin şımarık çocuğudur” der. Gerçekten de tarihsel süreç, Ermeni siyasal politikalarının emperyalizmle özdeşleşerek ortaya çıktığını göstermektedir. Lozan’da İsmet İnönü’den Ermeni yurdu istedikten sonra geri çevrilen Gabriel Norodunkyan’ın, Osmanlı’yı yanıltarak, hıyanette bulunarak Balkan Savaşını yitirten Dışişleri Bakanı olduğu da hatırlanmalıdır.
Ağrı Dağını devlet amblemi yapan, Türkiye aleyhine sınır anlaşmazlığı çıkartan, hınçlarını diplomasi perdesiyle saklayan Ermeni siyasetleri, insani gerçekçilikten yoksundur. Soykırım sahte savlarının adresi; Ermenistan’ın bitmeyen kinidir. Dış dünyayı tahrik etmesidir.
Önce Ermenistan kendine gelmelidir. Birinci Dünya Savaşından sonra kurulan ilk Ermeni devletinin Başbakanı Kaçaznuni’nin bir öz eleştiri niteliğindeki değerli yapıtını tüm Ermeni lobisi ve destekçileri okumalıdır. “Taşnaksutyun Partisine Rapor” dürüst bir Ermeni aydınının ciddi bir eseridir.
Eğer emperyalistlerin öngörüleriyle tek taraflı olarak Ermenistan’a ödünler verilirse, bu aymazlık ve sapkınlığın sonucu, Türkiye’nin varlığına doğrudan yönelecektir.