Ülkem güllük-gülistanlıktı.
Aç yoktu, açık yoktu.
Alım gücü çoktu.
Mahkûm olununca miktarı -manen- büyüyen mis gibi 800 lira asgari ücret vardı.
Ekmek-peynire pekâlâ yeten!
(Artık peynir ekmek deyimi kalktı lügattan.)
Pkk sorunu bitmişti.
Sağ olsun akil adamlar halledivermişti meseleyi.
Akıllı olun, açılın gidin demişlerdi.
Silahını alan Pkk açılı-vermişti...
Sükûta ermişti kavgalar!
İş çoktu, işsizlik yoktu.
Öyle üniversitelerde dirsek çürütmek gereksizdi.
Yok, yanlış anlaşılmasın sakın, eğitim seviyesi epey artmıştı amma...
Hani diplomadan önce, yüksek makamlı bir yardımsever dayı bulduk mu iş tamamdı.
O da zorlasan ucu bi yerden bir dayıya çıkardı.
İşte yalan-hilaf yok!
Maksat Allah Rızası kazansın, sevaptı.
Eğitim süperdi.
Bilinçli bir gençlik yetiştiriyorduk en dindar-kindarından!
4+4+4'le birde kilitlemiştik mecburi eğitime, sıkıyorsa eği-ti-lme.
Gitgide Avrupalı-aşıyorduk...
Daha ne!
Gitgide Allah'tan korkar, kuldan utanır olmuştuk!
Gerçi arada yoldan çıkmışlar da vardı .
Utanmadan öğretmen, müdür, memur kim varsa yoldan çıkarmıştı edepsiz!
Sağduyulu adalet sayesinde haddini bildirdik çok şükür!
Nefsini terbiyeyi öğrenmiştir şüphesiz...
Ülkem güllük-gülistanlıktı...
On yılda dış borçlar bitmişti.
Borç ve Bütçe açığının GSYH oranı azalmıştı.
Uluslararası kredi notumuz yükselmişti.
Yatırım yapabilir onayına erişmiştik.
Ülkemizin itibarı yükselmişti yahu!
Derken...
Faiz lobisi denen koynumuzdaki yılan...
Bunu çekemedi.
Malum gezi parkı olaylarını çıkarmadı mı?
Çıkardı, çıkarcı...
Pireleri yorgana saldığı yetmedi.
Üstüne yorganı da pire için yaktırdı.
Gül gibi geçinip gidiyorduk şurada, iki ağaç için sokakta bir bağırdın, ekonomimizi salladın bir anda.
Ülkem güllük gülistanlıktı be...