Anadolu’nun farklı illerinden İstanbul eylemlerine gelen Devrimciler iyi bilir, Vedat Türkali’nin yazdığı ‘’Bekle bizi İstanbul’’ şiirini. Ha Kocaeli, ha Diyarbakır, ha Edirne ha Çanakkale fark etmez. Bir kere düştün mü İstanbul yoluna, kaptan kapatıp kapıları çalıştırdı mı kontağı, yeryüzünü yararak hareket etmeye başladı mı otobüs, ya ‘’Çav Bella’’ dan önce ya ‘’Çav Bella’’ dan sonra bu türkü düşer heyecan dolu dillere ‘’Haremlilerin saltanatını yıkacağız bekle bizi İstanbul’’ der onlarca kişi bir ağızdan. Yabancılık çeken otobüs şoförü şaşkın... Bu yüzden Anadolu illerinden İstanbul eylemlerine gittiğimiz yolların, 1 Mayıslar da Taksime çıkmaya çalıştığımız sokakların en güzel türküsüdür Vedat Türkali.
"Ben doksan yaşında bir komünistim. Kendimi çok talihli saymışımdır. 1919’da çok yoksul bir semtte, emekçi bir ailede doğdum. Bu bir defa büyük avantajdı benim için. Mahallemde okuyan tek kişiydim. Ve asıl talihim de o zaman TKP’yle ilişkisi olan bir komünist genç arkadaşın bizim okulda olması ve bana ışık tutması oldu. Yani dünyayı, tam 11. sınıftaydım, liseyi bitirmek üzereyken kavramaya başladım, evvela şüphelerle… (...) sınıfımdaki hemen hemen herkesten daha erken kavramaya başlamıştım. Çünkü sınıf arkadaşlarımın çoğu zaten küçük burjuva/burjuva, memur ailelerindendiler. Ben açlığı biliyordum. (...)"
Bir kere açlığı tatmıştı Türkali. Çok acı, çok beter bir şeydi. Yok olup gitmesi bir daha hiçbir insanın aklına ve karnına düşmemesi gerekirdi. Aç kaldığı o ilk günden sonra vermeye başladı, insanlığın tokluk mücadelesini. Vedat Türkali Samsun Lisesi'nde okudu. 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Mezun olur olmaz eşi Merih Pirhasan'la evlendi. Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 1951'de sosyalist düşünce ve eylemleri nedeniyle tutuklandı. 9 yıl ceza aldı. 7 yılın sonunda koşullu olarak serbest bırakıldı.
Bu bir gelenekti. Susması için zindanlara atılan Türkali yazmaya başladı. Gar Yayınları'nı Rıfat Ilgaz ile kurduktan sonra, 1960'ta Dolandırıcılar Şahı ile senaristliğe başladı. Senaristliğine devam eden Türkali, 1965'te yönetmenliği denedi. Senaryolarını ‘’üç filim birden’’ ve ‘’ Eski Filmler’’ kitaplarında topladı. ‘’Dallar Yeşil Olmalı’’, ‘’Bu Ölü Kalkacak’’ adlı oyun kitaplarını çıkardı.
Oyun ve senaryoların dışında hayatına; Bir Gün Tek Başına (roman, 1974), Eski Şiirler, Yeni Türküler (şiirler, 1979), Mavi Karanlık (roman, 1983), Bu Gemi Nereye (yazılar, anılar, 1985), Tek Kişilik Ölüm (roman, 1989), Özgürlük İçin Kürt Yazıları (yazılar, 1996), Güven (roman, 1999), Komünist (anı, 2001), Yeşilçam Dedikleri Türkiye (roman, 2001), Kayıp Romanlar (roman, 2004), Yalancı Tanıklar Kahvesi (roman, 2009) ve Bitti Bitti Bitmedi (roman, 2014) kitaplarını sığdırdı.
Vedat Türkali tüm engelleme ve baskılara rağmen ürettiği eserler sonucunda 1965 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ‘’Karanlıkta Uyananlar’’ filmiyle En İyi Senaryo Ödülü, 1970, TRT Oyun Ödülü (Dallar Yeşil Olmalı) 1974, Milliyet Yayınları Roman Yarışması Birincilik Ödülü 1976, Orhan Kemal Roman Armağanı ödülü 2016, Beyaz Martı Edebiyat Onur Ödülüne layık görülmüştür. Bir Gün Tek Başına, Güven ve Mavi Karanlık gibi romanları Türk edebiyatının en büyük eserleri arasına girmiştir.
Vedat Türkali, 29 Ağustos 2016 Pazartesi günü Yalova'da tedavi gördüğü hastanede hayata veda etti. 97 yaşında aramızdan ayrılan Vedat Türkali nefesinin yettiği güne kadar, doğrudan, eşitlikten, özgürlükten, kardeşlikten ve sosyalizmden yana olup, kalemini bu değerler için kullanmış, hayatında yaşadığı hiçbir zorluk karşısında susmamış, yılmamıştır. Bu özelliğiyle bizler Türkali’yi halktan yana bir edebiyatçı, pes etmez bir devrimci olarak hatırlayacağız. Ve o bizlere en karanlık günlerde bir gün tek başımıza kalsak bile güven verecek, ışık olmaya devam edecektir.