"Bir güvercinin ruh tedirginliği içindeyiz…"

HANİFİ SURUN

"Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim..." diye yazmıştı Hrant Dink.

 

Bu yazısından 9 gün sonra kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğu Agos Gazetesi’nin yakınındaki bir bankadan çıktıktan sonra Halaskargazi Caddesi'nde 3 kurşunla vurularak katledildi.

 

Güngör Arslan da 4 yıl önce, “Bu ülkede gazeteci olduğu için saldırıya uğrayan, cezaevine giren, silahla öldürülen ne ilk gazeteci benim ne de son gazeteci ben olacağım” demişti.

Bu sözlerinin üzerinden 4 yıl gibi bir süre geçtikten sonra da Cumartesi günü silahlı saldırıya uğrayarak katledildi.

Tesadüf müdür her iki büyük gazeteci de 3 kurşunla vurularak katledildi.

Tetiği çektiren tetiği çekenlere ne diyordu?

3 el sık ki öldüğünden emin mi ol?

Yoksa neden bir cana 3 kurşun sıkılır?

Muhalif gazeteciler olarak Hrant Dink’in de dediği gibi hep bir "Bir güvercinin ruh tedirginliği içindeyiz…”

 

Dün tam evden çıkıp işe gelecekken annem Cuma günü gelen bir tebligat olduğunu söyledi.

Gelen tebligatın mahalle muhtarlığına geldiğini ve oradan almak gerektiğini ile ilgili kâğıdı aldım.

Sabah sabah gelen tebligatı almak için tuttum mahalle muhtarlığının yolunu tuttum.

Mahalle muhtarlığının olduğu yere vardığımda kapalı olduğunu gördüm.

Muhtarlığın kapısında açılış ve kapanış saatleri yazıyordu.

Saat 08.30’da açılacağını yazılmasına rağmen ben saat 08.00’da muhtarlık önünde olduğum için beklemeye başladım.

Beklerken bir yandan da haber sitelerine bakıyordum.

Saat 08.15 gibi genç bir hanımefendi gelerek muhtarlığı açtı.

Günaydın diyerek birbirimize selam verdikten sonra bana gelen bir tebligat olduğunu ve onu almak istediğimi söyledim.

Genç hanımefendi hemen gelen tebligatlara bakıp adıma gelen tebligatı bana verdi.

Bir deftere de not alan genç hanımefendi gösterdiği yere imza atmamı söyledikten sonra tebligatı bana verdi.

Teşekkür edip muhtarlıktan ayrılırken yola gelen tebligatı açtım.

Tebligat Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan geliyordu.

Yapmış olduğum haberlerden dolayı yine birileri hakkımda şikâyetçi olmuştu.

Ancak yapılan inceleme sonucu kovuşturmaya yer olmadığına dair alınan kararla ilgili tebligattı.

Muhalif gazeteciler olarak davalar, şikâyetler, tehditler ve son olarak da payımıza 3 kurşun mu düşüyor?