BİR DELİNİN NOT DEFTERİNDEN

Tuncer Altunbulak

            Gökyüzünün bereketi yağmurla yer yüzünün bereketi toprak buluşmuştu. O güzel günün gecesi o sabah o güne kadar yaşadığım sabahların en güzel en bereketlisiydi her yeri yakıp yıkan bütün köyü toz duman o kasırga çıkana kadar… sabahın ilk güneşi gece bitkilerin üstlerine düşen çiğ damlalarını buharlaştırmıştı. Her zaman olduğu gibi doğada ki her şey birbirlerini tamamlıyor yaşama dinamizm ve gizemlilik katıyordular. Güneşle birlikte kuşlarda gelmiş evimizin önünde ki ağaçların üstlerine konmuş birbirlerine sevda şarkıları söylüyordular. Benim hayatımın en güzel günü işte böyle başlamıştı. O gün her şey ve herkes güzeldi. O gün karıncalar, arılar, kuşlar, kediler ve köpekler bir başka görünüyordu. Bana o gün çok önemli bir şey oldu. Ardahan ilinin Hanak kazasının yamaç yolu köyünde saat dokuzda bir bebek dünyaya geldi yıl 1981’di gün pazardı. İsmini Suat koyduk Suat’ın doğduğu saatlerde yaşlı bir kadında ölmüştü.

            O gün benim için olağan üstü güzel bir gündü yaşamın ilk defa keyfini çıkarıyordum. Dünyaya geldiğimden yaşadığımdan fevkalade memnundum diyor iki kızımın doğumlarında da bu güzel  duyguyu doya doya yaşamıştım hayattan keyif almak için bu tür duyguları diri diri yaşamak lazım hayat bu tür duygularla yaşamaya değer olur. Nazım hikmet ceza evinde ressam Abidin Dino’ya mutluluğun resmini yapabilir misin diyor Abidin o da mutluluğun resmini yapacak ressam mı var diyor. O günkü mutluluğumu anlatamam o mutluluğu anlatabilecek cümle icat edilmedi daha. Ben hayata en çok çocuklarımı sevdim şair Can Yücel’in demesi gibi Can Yücel ben hayata en çok babamı sevdim  der. Bu yüzden yazdım bu yazıyı yaşanması gereken her şeyi zamanında yaşamak gerek. Gurbet, yoksulluk, cahillik yozlaşmış adet ananeler yüzünden bütün duyguları zamanında yaşayabilen bir toplum değiliz.

Ben dünyaya gelip hayata gözümü açtığım zaman ilk gördüğüm şey yoksulluktu ve ben yoksulluğu her  haliyle gördüm ve yaşadım şimdi de böyle şeyleri yazarak rahatlıyorum yani yazarak geçmişte yaşadığım insanlık dışı tranvalar rahatlıyorum beni hiç kimse sağa sola herhangi bir tarafa dahil etmesin ben insandan insanlıktan doğrudan ve güzel olan her şeyden yanayım Don Kişot gibi yel değirmenlerine savaş açmış durumdayım.

 Büyük insanım diye ortalıkta dolaşan yoksula, garibana, köylüye, işçiye, kötülük yapanlara karşı savaş açmış durumdayım. Okumak, yazmak, insanları, sevmek, hayvanları sevmek benim en büyük günahlarımdandır tekrar söylersem yazmak benim kendimi koruma zırım ve korunma limanımdır. İyi kötü yaşadım, sevdim, aşık oldum, ağladım, aç kaldım, dışarılarda yattım, garibanlarla dostluk kurdum, delilendim Bakır köyde yattım, hayatım boyunca düşündüklerinden davranışlarından dolayı kimseyi yargılamadım yargıç olmadım bugüne kadar yazdığım her yazı yazdığım o günkü ruh hamın sonucudur. Aslında ben klinik bir vakayım. Beni bu hale getiren hastalığımın adı panik atak ilacıda aha…böyle yazı yazmak… beni hayat ilgilendiriyor. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.