Bugünlerde en çok kullanılan sözcüklerin başında fıkralar yer almakta.
Çünkü gerçekler birilerini oldukça rahatsız ettiği herkesçe bilinen fiili durum haline geldi.
Muhalif insanların her konuştuğu tahrik unsuru olarak görülüyor ve değerlendiriliyor.
Bu durumda yapılacak olan en önemli konu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısına kulak vermektir.
Eğer normalleşmeyi gerçekleştiremezsek sıkıntılar, sorunlar daha da büyür.
Konuştuğum, sohbet ettiğim pek çok insanın büyük çoğunluğunun ilk ifadeleri şöyle başlıyor; “hepimiz endişeli, mutsuz ve güvensiziz. Anneler-babalar, yaşlılar, gençler, yeni kuşaklar onlar da daha yalnız. Bir o kadar da suskun ve çaresizler.”
Çocuklarımız sahipsiz çünkü ülkemiz sahipsiz!
Yaşadığımız acılara hergün bir yenisi ekleniyor.
Herkes kendine göre dindar ve de “kindar” olmak için baskı altında!
Siyasal iktidar “altın nesiller” yetiştirmekle meşgul!
Anadolu’nun sahipsiz çocuklarını kendi kafalarına göre eğitmek onları tatmin etmemiş olmalı!
Şimdi sıra ülkemizin aydın, çağdaş yurttaşlarına vatandaşlarına geldi!
Öyle ki, toplu taşıma araçlarında, otobüslerde, sokaklarda imam-molla karışımı görüntülerle bir takım adamlar insanları kendi yollarına götürmeye, tebliğler vermeye, o-ne demekse başladılar.
Kim bu adamlar, bu gücü nereden alıyorlar ?
Ve ne akılla, hangi yetkiyle insanları taciz etme cürretini kendilerinde görüyor.
Bölücü ve dinci terörü yok etmek yada Gülen’in mafya örgütü ile mücadele etmek için yapılan uygulamalar nasıl oluyor da toplumun çağdaş değerler sistemine, Atatürk’e saygısızlığa, özgür düşünceye, laik yapımıza, sosyal yaşamımıza el uzatma cesaretini görüyor.
Sorunu net ve açık olarak ortaya koymalıyız.
Bugün dini öğretmek adına gerçek dışı bilgilerle doldurulup çocuklarımıza Osmanlı ve Arap toplumu hayranlığı yaratanlar, İmam Hatip okullarının reklamını yapanlar toplumdaki ayrışmanın farkında değiller mi?
Genç kuşaklar, Cumhuriyet’in geleceğinin güvencesindedirler.
Onların hepsi çağdaş, laik, bilimsel, özgür ve eleştirel akla sahip, düşünen, üreten yaşadığı topluma artı değer kazandıran bireyler olarak yetiştirmeliyiz.
Yoksa, tarikatlerin, cemaatlerin hiç bir denetime tabi olmayan öğretilerine, tacizlerine akla mantığa aykırı uygulamalarına çocuklarımızı teslim edeceğiz.
Seçim yapma hakkı hepimizin.
Herkes şapkasını önüne koyup derin derin düşünsün...!
Hiç kimse bu karanlığa el vermediğini söylüyorsa bir yerlerde kaçak var demektir.
Öyle ise herkes ben dahil kendimizi sorgulayalım...!
Nerede hata ve yanlış yaptık.
Yaşadığımız coğrafyayı cehenneme çevirecek bu zalimliği nasıl göremedik.