Bi daha, bi daha !..

 

 

AKP’nin seçim şarkısıydı ‘bi daha, bi daha’…

Meğer, başka anlamları da varmış. Bunu toplum çok geç anladı, ama hala anlamamakta direnenler de var.

Gelelim konunun özüne…

Bir ülke düşünün ki, ‘istikrar’ ve ‘milli gelir arttı, artık IMF’den borç almıyor borç veriyoruz’ denilerek aldatılan halkı hala suskunluğunu koruyor.

Bu suskunluğun bir yerden bozulacağı, toplumun ölü toprağını üzerinden atacağı düşünülüyordu. Böyle düşünenler, Haziran sıcağındaki başkaldırıyı görünce yanılmadığına sevindi. Ama, faturası da çok ağırlaştı. Başkaldırıyı gerçekleştirmek isteyen toplam her gün yeni bir cinayetle sarsılır hale geldi.

O cinayetlerde, günlerce, aylarca gaz bulutu altında kalan, serseri fişeklere hedef olan ancak direnmekten bir saniye bile olsa vazgeçmeyen gençlerimiz yaşamını yitirdi, yitirmeye devam ediyor.

O gençler ki, tarihteki diğerleri yani Harun, Deniz, Yusuf, Hüseyin, Erdal gibi hiç unutulmayacak. Onlar hep genç, hep diri kalacak, katillerinin yaşam boyu uykuları kaçacak.

Seçim şarkısındaki o ‘bi daha, bi daha’ sözcüklerinin iktidara karşı meşru direnme hakkını kullanan gençlerimize, resmi kuvvetler eliyle Haziran ayında uygulanan saldırılar sırasında ölüm olarak döneceğini kim hesaplayabilirdi ki ?

Hesabını buna göre yapanlar elbette olmuştur ve olduğu da açıktır…

Çünkü;

Mehmet Ayvalıtaş, 2 Haziran 2013 gecesi Gezi Parkı’na destek için otoyol kapatıldığı sırada üzerine süren aracın çarpması sonucu öldü.

Abdullah Cömert, 3 Haziran 2013’te Antakya’daki eylemler sırasında başına aldığı darbe sonucu öldü.

Mustafa Sarı, polis komiseriydi. 5 Haziran 2013’te Adana’daki eyleme müdahale için hareketlendiğinde tedbir alınmayan bir alt geçit inşaatından geçerken düşerek hayatını kaybetti.

İrfan Tuna, 6 Haziran 2013’te Ankara’daki gezi direnişi eylemleri sırasında polisin kullandığı aşırı miktardaki biber gazı dolayısıyla kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Selim Önder, Taksim civarından geçerken yoğun gaza maruz kaldıktan sonra İzmir’e döndü, birkaç gün sonra hayatını kaybetti.

Ethem Sarısülük,  Haziran başında Ankara Kızılay’daki eylem sırasında polis tarafından başından vurularak ağır yaralandı. 12 gün sonra beyin ölümü gerçekleşti.

Ali İsmail Korkmaz, Eskişehir’deki Gezi eylemleri sırasında sivil giyimli saldırganlar tarafından feci şekilde dövüldü, başına aldığı darbenin etkisiyle beyin kanaması geçirdi ve 20 saat gecikmeli yapılan müdahalenin ardından 1 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti.

Ahmet Atakan, ODTÜ ve Tuzluçayır’daki protestolara destek vermek için Antakya Armutlu’da yapılan eylemde polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vuruldu ve çatıdan düşerek öldü.

Serdar Kadakal, İstanbul Kadıköy’de emniyet güçleri tarafından yoğun ve yaygın şekilde biber gazı kullanımının ardından kalp krizi geçirerek öldü.

Aynı günlerde, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık Köyü’ndeki karakolun yenilenip kalekol yapılmasını protesto eden insanların üstüne askerler tarafından ateş açıldı, Medeni Yıldırım yaşamını yitirdi.

Yetmedi mi, AKP’nin seçim şarkısının ‘bi daha, bi daha’ dizeleri hala kulaklarınızı mi çınlatıyor mu ?

Benimkini çınlatıyor…

Bunlar da yetmedi, sıra 14 yaşında bitkisel hayata giren ve 269 gün sonra yaşamını yitiren Berkin Elvan sıradaydı. Gezi olayları sırasında ekmek almak evden çıkınca polisin kullandığı silahtan çıkan biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi, onu yaşamının baharında aramızdan aldı.

Yetmedi mi ?

Unutmayın ki, insanlık suçu işleyenlerin aramızdan aldığı gençlerimizin acısı hala dipdiri. Hala yürek yakıyor, yakmaya da devam edecek.

Hala ‘bi daha, bi daha’ diye şarkı söyleyecek misiniz ?