BAYRAM TADINDA BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…

Dilek ALP

Çoğumuz gibi ben de hüzün doluyum, şuan geçmişimizde ki her şey erişilmez geliyor… Her bayram bu duyguya saplanıp kalıyorum, onun için de eskisi kadar zevk alamıyorum. Bayramlar çalışan çalışmayan herkese kaçmak fırsatı yaratan tatillere dönüştü. Ziyaretlerin çoğunda zorakilik hissediliyor.

O dönemler şehir dışına çıkmanın veya evden kaçmanın telaşı olmazdı, kim gelecek bizimle bayramlaşacak ya da biz kimlerin bayramını kutlamaya gideceğiz telaşesi yaşardık. Şekerlerin tadı daha bir başka olurdu. Birer tane ağzımıza attığımız şekerler bize yeter de artardı bile.

İnsanların gülüşlerinde hiçbir sahtelik yoktu. Dostluğun ve güvenin sıcaklığı sarardı etrafı. Komşular birbirine bayramlaşma yarışındayken günümüzde ancak komşumuzu yolda gördüğümüzde bayramlaşmak dahi ağır geliyor.

Baklavaları evlerde açmaz olduk. Komşulukların dostluğu yerine televizyonların, internetin dostluğuna sığınıyoruz.

Sanırım gözlerdeki bu zorakiliği görmek istemediğimden ya da çocukluğumdaki bayramlarda yaşanan o güzelliği bulamadığım için, son yıllarda bayram coşkusunu hiç yaşamayışım… Bu yüzden bayram söz konusu olduğunda, heyecanlanmayışım, sessiz kalışım…

Tanıdığım, tanımadığım yeni nesil çocukların, son bayramlarda gördüğüm halleri, yüzleri gözümün önüne geldi. Günümüz çocuklarının, bayramlarla ilgili güzel şeyleri neden yaşayamadığına takıldı aklım. Düşünüyorum da bunun nedeni galiba çocukların isteklerinin aileler tarafından hemen gerçekleştirilmesiyle, karşılanmasıyla alakalı. Çocuklara istedikleri, hemen alındığı için belki, günümüzdeki bayram sevincini, coşkusunu yaşayamama sebepleri. 'Ne ilgisi var' diye sormayın.

Bununla alakalı olarak, geçmişten anımsadığım; anne-babadan bir şey istenildiği zaman çoğu kez alınan cevap "Bayrama az kaldı, o zaman alırız" olurdu. Yeni giysiler, oyuncaklar ve de ihtiyacınız olan şeyler bayramdan bayrama alınırdı.

İşte o bayramdan birkaç gün öncesinde ve bayramlarda çocukları görmeliydiniz. Yeni bir şeye sahip olmanın verdiği sevinç, mutluluk ve yüzlerdeki o ışıltı her şeye değerdi. Belki de bu sebeple eskiden iple çekilirdi bayramlar. Ramazan ya da Kurban hiç fark etmezdi, bayram sadece bizler için bayramdı…

Şimdiki çocukların bayram sevincini yaşayamamalarına bir diğer sebep de teknoloji olabilir mi acaba diye düşünmeden edemiyorum. Tabii ki teknolojinin hayatımıza kattığı rahatlık, kolaylık inkâr edilemez. Çoğu şeyi bir 'tık'la önümüze getirirken bizdeki bazı duyguları da öğütüyor mudur nedir?

Sevinç, mutluluk gibi duyguları ve manevi değerleri mekanikleştirdiği oranda bizden alıp götürüyor sanki büyürken bize öğretilen, bizi şekillendiren, birey olmanın gerekliliği sayılan bu ve bu gibi insani değerlerimizi.

Hayat koşuşturması; teknoloji ya da başka ne sebep olursa olsun değerlerimizi yitirdik, bazıları da köreldi içimizde. Sanırım bu sebepten mutlulukları, sevinçleri hissedemez olduk. Gözlerimizdeki donuk, soğuk, mutsuz bakış belki de bu yüzden.

Her şeyin hızla tüketildiği günümüzde; hayattaki mutlulukları, sevinçleri, coşkuları doya doya yaşayamıyor çoğu insan. Bunu göz önüne alırsak; kalbimizde bayram coşkusunu hissedememişiz, bayram sevincini yaşayamamışız, çok mu?

Birey olarak, ulus olarak, eski bayramların coşkusunu önümüzdeki bayramlarda yaşayabilecek miyiz? İşte bu muamma! İşyerinde bayramlaşma yapan kaç yönetici kaldı, ben gerçek bayramlaşmadan söz ediyorum, protokol gereği değil. Evde geleneksel bayramlaşmayı sürdüren kaç kişi var?

Çocukluğumdan anımsadığım bayramlardaki tadı alabilecek miyiz bilmiyorum ama çok geç olmadan bayramlarımıza ve değerlerimize sahip çıkmalıyız diye kahroluyorum. Yalnızlaşıyoruz, paylaşmıyoruz, dertleşmiyoruz, dinlemiyoruz, birbirimizi sevmiyoruz. Sadece bayramlarımızı ve değerlerimizi değil, korkarım kendimizi de kaybedeceğiz.

Neyse bedeli ödeyip eskilerimi almak istiyorum,

Eksiksiz,
Özlem dolu,
Ümitleri ve heyecanı ile...

Bayram tadında bayramlar ümidiyle…