Basın özgürlüğü denilince, halkın haber alma hakkına saygı geliyor aklıma. Ama, yasa koyucu ya da egemen siyasi anlayış, bu hakkın yeterince kullanılmasını sansür ya da oto-sansür yoluyla engelliyor.
Neden 3 Mayıs ?
Çünkü, Birleşmiş Milletler, 20 Aralık 1993’te 3 Mayıs’ın Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmış.
Tamam kutlayalım da, nasıl ?
CHP’nin Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri Nurettin Demir, Veli Ağbaba ve Özgür Özel’in ‘’Dünyanın en büyük gazeteci cezaevi: Türkiye’’ başlığıyla hazırladığı raporda 12 Eylül 1980 darbesi döneminde tutuklanan gazeteci sayısının 31 olduğuna gönderme yapılarak, ‘’Türkiye’de şuan darbe döneminden bile daha vahim bir durum yaşanmaktadır. Bugün uluslararası ortamda Türkiye,
dünyanın en büyük gazeteci cezaevi olarak görülmektedir’’ deniliyor.
Raporda,
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin 2012 yılında ‘’dünyada en çok gazetecinin tutuklu
olduğu ülke Türkiye’’ dediği de vurgulanarak, ‘’2012 başında 104 tutuklu gazeteci vardı. Nisan 2013’te ise gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanmış ve hüküm giymiş gazeteci sayısı 65’ti’’ ifadesi yer alıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2005’te 98. sırada olan Türkiye 2012’de 148. sıraya gerilemiş ve şu an en son sırada.
Halen cezaevinde olan gazetecileri, kurumlarını ve tutuklanma tarihlerini, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla direnişte olan KARŞI GAZETESİ çalışanlarınca hazırlanan ve SOL GAZETESİ ekinde dağıtıma giren DİRENİŞ GAZETESİ’NİN 4. sayfasına yansıdı biçimiyle anımsayalım…
Abdullah Çetin (DİHA-16 Aralık 2011), Ali Konar (Azadiya Welat-27 Mayıs 2010), Bayram Namaz (Atılım-10 Eylül 2006), Cengiz Doğan (Azadiya Welat-20 Nisan 2009), Cüneyt Hacıoğlu (DİHA-2 Eylül 2013), Davut Uçar (Etik Ajans-24 Aralık 2011), Ensar Tunca (Azadiya Welat-15 Şubat 2011), Erdal Süsem (Eylül Dergisi-1 Şubat 2010), Erol Zavar (Odak Dergisi-20 Ocak 2007), Ertuş Bozkurt (DİHA-24 Aralık 2011), Faysal Tunç (DİHA-3 Nisan 2007), Ferhat Çiftçi (Azadiya Welat-16 Şubat 2011), Füsun Erdoğan (Özgür Radyo-10 Eylül 2006), Gamze Keşkek (Tavır Dergisi-18 Ocak 2013), Hamit Dilbahar (Azadiya Welat-13 Şubat 2010), Hasan Kabakulak (Yurt Gazetesi-10 Nisan 2013), Hatice Duman (Atılım-1 Nisan 2013), Kamuran Sunbat (DİHA), Kenan Karavil (Radyo Dünya-11 Aralık 2009), Mikail Barut (Özgür Halk Dergisi-29 Ağustos 2012), Miktat Algül (Mezitli FM-17 Mayıs 2010), Murat İlhan (Azadiya Welat), Mustafa Gök (Ekmek ve Adalet Dergisi-1 Şubat 2004), Nurettin Fırat (Özgür Gündem-24Aralık 2011), Nuri Yeşil (Azadiya Welat-27 Mayıs 2010), Ramazan Pekgöz (DİHA-24Aralık 2011), Sami Tunca (Mücadele Birliği-17 Eylül 2013), Sevcan Atak (Özgür Halk Dergisi-18 Haziran 2010), Seyithan Akyüz (Azadiya Welat-11 Aralık 2009), Şahabettin Demir (DİHA-9 Mayıs 2010), Şükrü Sak (Akıncı Yolu Dergisi (26 Nisan 2012), Tayyip Temel (Azadiya Welat-8 Ekim 2011), Turabi Kişin (Özgür Gündem-2 Ocak 2012), Yüksel Genç (Özgür Gündem-24 Aralık 2011).
Peki neden ?
Türkiye’de yaşanan ifade özgürlüğündeki gerilemenin en temel nedeni yargının
bağımsızlığını yitirmiş olmasıdır.
İnsanlar, haksız ve hukuksuz yere düzenlenen baskın ve gözaltılar ile tutuklanıyor, yıllarca hakkında iddianame hazırlamadan hapiste tutuluyor, hazırlanan iddianamelerde somut kanıtlara dayanmayan suçlamalar ile karşılaşıyor.
Gazeteciler ürkek,
Gazeteciler işsiz,
Gazeteciler hapis,
Daha ne olsun ki ?
Başa dönersek;
Görüldüğü üzere Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamak, gerçekten BAŞKA BAHARA…