Son zamanlarda en çok kurduğum cümlenin, “artık hayatımda ki fazlalıklardan kurtulmam gerek” olması beni şaşırtıyor. Şaşırmamın nedeni bunu söylerken bile tersini yapıyor olmam. Azalmaya çalışırken nasıl çoğaldığımı gerçekten anlayamıyorum.
Kitaplarımı ayıklarken, kenara koyduğumdan daha fazlasını kütüphaneme yerleştirmem, vermeye çalıştığım çanta ve kazaklarımın yerine annemden giymeyeceğimi bile bile aldığım yeni kazaklar ve çantalar ile raflarımı doldurmam… Neden bu konuda bu derece duygusal davranıyorum, o da şaşırtıcı. Duygusal bir bağ kurmak sanki bu yaşadığım, her şeye bir anlam yüklemek benim yaptığım. Sadeleşeyim derken Viyana’da ki Hofburg İmparatorluk Sarayı’nın şatafatlı hengâmesine döndürmek hayatımı, olan bu…
Hayal ettiğim minimalist kişilik, basit ve düzenli bir yaşam tarzına sahip olandır. Onlar sırf bir şeylere sahip olmak için sahip olmak gerektiğine inanmazlar; yalnızca gerçekten önemli olanı saklamak isterler. Genellikle çok organize ve anlamlı faaliyetler sürdürmekten mutlu olurlar. Nedense, her zaman minimalist kişilerin fazla duygusuz, donuk ve uç noktalarda kişiler olduğunu düşünmüşümdür. Belki de olamadığım içindir…
Herkese göre minimalist yaklaşım farklıdır, bu kavramın tek bir tanımı olmadığı kesin. Benim kafamda ki profilden bahsetmek istiyorum, bunlar belki sizinkine uymayabilir…
Minimalist kişi, yaşamın her alanında muhakkak boş beyaz alan ister. Bu, takviminizde daha fazla boş alan, düşünmek ve nefes almak için daha fazla alan anlamına gelir. Alan olmadan karmaşıklığın ve kısıtlamaların içinde sıkışıp kalırız. Programlarımızın, görevlerimizin, eşyalarımızın ve zehirli ilişkilerimizin kölesi oluyoruz. Minimalistler bu konuda aşırı dikkatli davranırlar.
Sahip olduklarına değer verirken, daha fazlasının mutlaka daha iyi olmadığını ve "şeylerin" hayatımızdaki boşlukları asla dolduramayacağının farkına varırlar. Daha derin bir düzeyde, pek çok minimalist, aşırı tüketim çılgınlığının gezegenimize ve orada yaşayanlara zarar verdiğine dair doğuştan bir duyguya sahiptir. Böylece daha az tüketmeyi bilinçli bir şekilde tercih ederler.
Minimalist bir kişi beceriklidir ve sahip olduklarından en iyi şekilde nasıl yararlanacağını bilir. Mutlu ve memnun olmak için pek çok şeye ihtiyaçları yoktur; tam tersi. Bir şey satın almaya karar verirken onu dikkatlice düşünmüşler ve bunun hayatlarına anlamlı bir şekilde değer katacağına karar vermişlerdir. Minimalistler eşyalarına dikkat etme konusunda da çok iyidirler. Bir şey bozulduğunda onu atıp yenisini almak yerine tamir etmeye çalışırlar.
Dağınıklığa karşı oldukça duyarlıdırlar. Çevrelerinin temiz ve düzenli olması onlara daha iyi gelir. Bazıları küçük evlerde yaşayıp, yalnızca el bagajıyla seyahat edecek bir düzen oluştururlar. Bu aynı zamanda dijital ürünler için de geçerlidir. Dijital dağınıklığın miktarını azaltarak, önemli şeylere odaklanmak için zaman ve zihinsel alan yaratırlar.
Zaman kaybetmekten nefret ederler. Oturup televizyon seyretmek veya boş boş internette gezinmek yerine, üretken, yaratıcı veya keyifli bir şey yapmayı tercih ederler.
İlişkiler, kariyer veya hobiler konusunda, minimalistler genişlemekten ziyade derinleşmeyi önemserler. Çok sayıda tanıdık yerine birkaç yakın arkadaşa sahip olmayı tercih ederler. Bu, minimalistlerin çeşitliliği sevmediği anlamına gelmiyor. Minimalistler daha az eşyaya ve aktiviteye sahip olabilir ancak sahip oldukları şeyler genellikle onlar için büyük önem taşır. Bu derinlik arzusu minimalistleri zengin hayatlar yaratmaya yönlendirir. Aslında yaptıkları “çıkarma yoluyla toplama yapmaktır”.
Minimalist bir kişi, ihtiyaç duyduğu miktarla ilgili denemeler yapmayı ve sınırlarını zorlamayı sever. Mutluluklarından veya refahlarından ödün vermeden hayatlarını ne kadar basitleştirebileceklerini görmek isterler.
Mutluluklarının kaynağı maddi şeyler değildir. Yani bir şeyleri olsa bile bunun kendilerini veya hayatlarını kontrol etmesine izin vermezler. Bu, minimalistlerin daha özgür yaşamasına ve eşyalarının yükünü daha az taşımasına olanak tanır.
Minimalistler mutlu olmak için yüksek bir gelir elde etmelerine gerek olmadığını bilirler. Ayrıca iyi bir hayat yaşamak için çok fazla para harcamalarına gerek olmadığını da bilirler. Temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar paraları olduğu ve birkaç basit lüksün tadını çıkardıkları sürece memnundurlar.
Minimalistler nesneler için değil deneyimler için yaşarlar. Bir arkadaşı ile keyifli bir telefon görüşmesi yapmak, doğada yürüyüş yapmak ya da müzik dinlemek, minimalistlerin beyaz alan yarattığı anlara en iyi örnektir. Paralarını seyahate, konserlere, etkinliklere, dışarıda yemeklere, yani onlara yeni ve unutulmaz deneyimler kazandıracak her şeye harcamayı tercih ederler.
Bir şey satın almaları gerektiğinde titiz davranırlar. Alışveriş yapmak onlar için bir hobi ya da zaman öldürmenin bir yolu değildir. Bu zihniyet, satın alma döngüsünün yavaşlamasına, öğeleri seçici olarak istek listesine eklemeye ve doğru ürünü bulma konusunda sabırlı olmaya yol açar.
Minimalistler hayır demenin gücünü iyi bilirler. İhtiyaç duymadıkları, istemedikleri ve keyif almadıkları şeylere hayır diyebilirler. Değerleriyle uyuşmayan deneyimlere hayır derler. Onları önemli olan şeylerden uzaklaştıracak şeylere hayır derler. Hayır demek, minimalistlerin kendileri için en önemli olan şeye odaklanması için zaman ve enerji tasarrufu sağlar.
Bana göre minimalistler inanılmaz derecede cesurdur. Arzu ettikleri tarzda yaşamalarını planlamak için hayatlarını küçültme cesaretine sahiptirler. Vazgeçmeye cesaretleri her zaman vardır. En önemlisi, minimalistler karmaşıklığın yeniden ortaya çıktığını hissettikleri anda hayatlarını sıfırlayacak kadar cesurdurlar. Minimalistler boş bir tuval için yaşarlar. Yani, minimalistler fiziksel, dijital ve zihinsel karmaşa döngüsüne boyun eğmez, kabullenmez ve teslim olmaz.
“Basit olmak cesaret ister.”
Eklemek, çoğaltmak, arttırmak daha kolay olduğunda bile vazgeçebilmek için. Bana göre bu, minimalist bir insanın en tanımlayıcı özelliklerinden biridir. Minimalizm, kökleri özgürlük, yaratıcılık ve mutluluğa dayanan bir yaşam tarzıdır. Bu, bizi mutlu ya da başarılı kılacağı için sürekli olarak daha fazla şey elde etmemizin söylendiği materyalist kültürün tam tersidir. Minimalist olanlar bu ilkeleri öğrenebildiler; daha azıyla yaşamak, daha fazlasını yaşamakta özgür olduğunuz anlamına gelir…