“Basın”dan, üstelik MHP’li başkana: “Devleti dolandıracaz. Destekleyin”

Aktan Uslu

Şimdi vereceğim örnekleri, daha önce de vermiştim. Gerekirse yine vermeye devam edeceğim. Durum vahim!

Elbette; temeli 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle birlikte atılan emperyalist bir projenin getirisi olarak toplumsal ahlaki çöküntümüz 2002 öncesinde de vardı..

Ancak; ahlaksızlığın meşrulaştırılmasına önce merhum Turgut Özal döneminde, “Benim memurum işini bilir” söylemiyle tanık olduk.

Türkiye’de Özallı yıllar; kamuda rüşvet ile birlikte hayali ihracat ve naylon fatura üzerinden vurgunun revaçta olduğu yıllardı.

Samsunspor’un bugünkü Süper Lig’de fırtınalar gibi estiği,

Fenerbahçe’yi “Arkayı dörtleyelim beyler” esprisiyle yad ettiği yıllarda,

Tanju Çolaklı o kadroya atfen, “Depun topu, alın parayu” adlı efsanevi repliğiyle bilinen, dönemin Samsunspor Başkanı merhum Hasbi Menteşeoğlu’nun bile hayali ihracata adı karışmış ama Türkiye’nin 1990’lı yıllarında, ahlaki çürümenin kısmi olduğu yıllarında, trajikomik şekilde, batmıştı. Ömrü yetseydi ve aynı haltı 12 Eylül 2010’daki referandumdan sonra yeseydi farzımisal, şimdi baştacı, belki de bakan; bizim siyasi tüccarlardan Fikri Işık’tan eksiği gediği ne olabilir ki, Başbakan Yardımcısı falan filandı.

Ülkemizde zirve yapan ahlaki yozluk ve çürümeden ne yazık ki basın da payına düşeni, yeterince ve hatta bence, fazlasıyla aldı. Şuna neredeyse eminim:

Tüm mesleklerdeki ahlaki yozluk ve çürüme üzerine bir araştırma yapılsa, ahlaksızlık oranı en yüksek meslekler arasında kesin, belki de birinci sırada muhtemelen yer alırız.

Buna bir de ahlaksızlığı meşrulaştıran AKP’lileşme eklenince, AKP’lileşen toplumun “basın” ayağında şöyle bir rezalet ortaya çıkıyor.

İlgili basın toplantısında dayanamayıp tepkimi aleni gösterdiğim için isimlendirmede sakınca yok.

MHP Çayırova İlçe Başkanı İsmail Akkuş’un basın toplantısında Akkuş basın ve “basın”dan; basın ve “basın” da Akkuş’tan beklentilerini ifade etti.

Yanılmıyorsam şahsıyla birlikte tek kişilik istihdama sahip “haber” sitesine sahip, “Basın”dan Özden Demirci;

Üstelik Milliyetçi Hareket Partili İlçe Başkanı’ndan..

Malum MHP, Cumhur ittifakı bileşeni ve Çayırova Belediyesi’nden AKP’li belediye başkanı var..

Özetle dedi ki “Basın”dan Özden Demirci..

Demesine göre çok çaba sarf ediyormuş. Giderleri falan varmış ancak zaten Basın İlan Kurumu dahil resmi ilanlardan faydalanamadıkları gibi belediyeden de ilan alamıyorlarmış.

“Şey” dedi ahlak fakiri, omurgasız, yüzsüz…

Belediye onlara da ilan versin imiş ama onlar belediyeye farklı ürün faturası kessin imiş…

Gerisini hatırlamıyorum.

Hani, “Ne içtiysen ondan istiyorum” diyecek olana..

Toplantı sabah saatlerinde ve keselerine bereket, kahvaltı ikramlı idi. Çay içtiydim yanında..

Bir de Özden Demirci sadece şahsı veya kurumu adına konuşsa neyse. Öyle bir cümleler kuruyor ki o toplantıda yer alanlar dahil tüm “basın” ve basını ifade ediyor.

Şahsı ve kurumu dahil, “Basın”ı temsil ettiğine şüphe yok. Basını mı, asla!

Bir de meydanı çok boş bıraktık galiba, arkası da gelecek. Özetle ve aleni;

Bunun ahlaksız bir teklif olduğunu, söylenenin şahsımı ve temsil ettiğim kurumu asla ve asla iade etmediğini deklare ettim.

Gıkını çıkartamadı. Ne diyebilirdi ki..

İsmini yazmayım, yanlış olur.

Cumartesi günü Kocaeli Kitap Fuarı’na gittiğimde rastladığım ortak tanıdığımız bir zevatı aramış. Beni gördü ve, “Özden aradı. Şöyle böyle demişsin. Nedir mesele?” dedi.

İzah ettim. O ticaretin ahlaksız bir ticaret olduğuna dair tespitime katıldı ancak genelde yapıldığını söyledi.

Çok daha farklı iş ve icraatlarda bulunan, mesleğimizi de basamak, konu mankeni olarak kullanan bir zevat işte. Yaklaşımından anladım ki o da “Basın.”

Özden Demirci tarafından vakaya dair aranmış olması, “Aktan şöyle böyle dedi” denmesinden sebep, belli değil mi?

Ve ahlaki çürüme, parayı araç değil amaç olarak görme hırsı insanın aklını başından da alıyor. O hırs, aklı da yeniyor.

Cumhur İttifakı sonrası gerek ilimiz, gerek bölgemizde birçok MHP’li başkan ve yöneticinin adı kirli siyaset ticaret ilişkilerine de karışmıştır.

MHP Genel Merkezi’nin her görevden alma gerekçesi o değildir çünkü açıklanmaz ama önemli bir kısmının gerekçesinin, siyaset ticaret ilişkili olduğunu öngörüyorum.

MHP Çayırova’nın İlçe Başkanlığı’na üçüncü gelişi kongreyle, seçimle olan İsmail Akkuş’u uzun yıllardır, önceki başkanlıkları döneminden tanırım. Davasında idealist ve temiz bir siyasetçi olarak da, bilirim.

Ve MHP’nin açılımında, her ne kadar Cumhur İttifakı’na dahil sonrası zaman zaman tartışılsa da; “M” milliyetçiliğin M’si, “H” halkın H’sidir.

Ve MHP; tüzüğü, yapısı, doğası gereği devletçi bir partidir. Devleti en tepede, el üstünde tutar.

Ahlaki fakirin aklı başından da gitmiş ki söz konusu yaklaşımıyla üstelik MHP’nin ilçe başkanına, “Devleti dolandıracağız. Destekleyin lütfen” demiştir.

Trajikomiktir, vahimdir.

O toplantıda o çıkışı, iyi ki yapmışım. Meydanı o “basın”a çok bıraktık kanaatindeyim. Her türlü haltlarının faturasını, toplumdaki itibarsızlaşma ile bize nasıl ödettilerse, hiç olmazsa lokal ölçekte, aynı bedeli, hak ettikleri şekilde ödetmek lazımdı. Ödettim kanaatindeyim:

Gıkını çıkartamadı, gıkını. Madem haklıydı, yanıt verseydi. Bildiğiniz, oturduğu koltuğa gömüldü ahlak fakiri yüzsüz.

O esnada Başkan Akkuş’a da dönüp, tepkimin partileriyle ve şahsıyla, konumuyla, yönetimiyle ilgisi olmadığını izah ettim. Sonuçta, misafir olduğum bir basın toplantısında bir diğer misafire atarlanma kabalığı gösterdim ama hak ettiydi. Başkan Akkuş da sesini çıkarmadı. Anlayışı için teşekkür ederim.

Çok komikti ama ya..

Ahlak ve akıl fikir zeka fakiri; üstelik MHP’li başkana, ve ahlaksızlığı meşrulaştırırcasına, “Devleti dolandıracağız. Destekleyin” dedi yaa…

Ahlaksızlığı meşrulaştırmayız. Önüne geçemiyoruz ama hiç olmazsa, meşrulaştırmayız, meşrulaştırmamalıyız kanaatindeyim…