1946 yılında Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mustafa Mim Uykusuz’un yazarlığını yaptığı Türk basın tarihinin en yüksek tirajlı yayınlarından biri olan haftalık mizah dergisi ‘’Marko Paşa’’ yayın hayatına başlamıştı.
Sabahattin Ali’nin mütevazı bütçesi, Aziz Nesil’in kafa ve emek gücü, Rıfat Ilgaz’ın kalem yoldaşlığı ve Mustafa Mim Uykusuz ’un karikatürleriyle ilk baskısını beş bin yapan yayın tez zamanda 70 bin okur oranlarına yükseldi. Elden ele, dilden dile çoğaldı. Ve büyük bir muhalefet gücüne ulaştı ki bu durum iktidar partisinin dikkatini çekmeye başladı.
Bir ülke geleneği olarak çeşitli susturma çabaları da hemen başlamış oldu. Büyük bir muhalefet gücüne ulaşan bu az yazarlı derginin baskısını yapan matbaalara polis baskınları düzenlendi. Korku kar etmiş olacak ki yeni sayıların baskıları için çoğu kez matbaa bulunamadı. Fakat üretimin gücü tüm engelleri aşarak kendine gizli baskı yapabilecek yerler buldu. Bu seferde dağıtımcılar tehdit edildi. ‘’Dergiyi dağıtırsanız bizde dükkânınızı dağıtırız’’ denildi. Bu seferde elden ele dağıtılmaya başlandı dergi. Sokak sokak, cadde cadde gezilerek tüketildi. Ama bin bir zorlukla basılıp dağıtılan yayınlar kapatılmaya ve kapatılan dergiler toplatılmaya başlandı.
Fakat kapatılma durumlarında dahi yazarları ‘’tamam buraya kadar’’ dememiş, inat ve ısrarla kapatılan dergilerini ‘’Meçhul paşa’’, ''Merhum Paşa'', ''Malum Paşa'', ''Bizim Paşa'' gibi farklı isimlerle yayınlamışlardır. Böyle bir serüvenin içinde olan derginin, yayın süresinin belirtildiği yerde ''hafta da bir çıkar'' ibaresi silinip yerine ''Yazarları hapishanede olmadığı, yada toplatılmadığı zamanlar çıkar.'' ibaresi koyulmuştur. Son çare yazarları haklarında soruşturmalar açılmış, mahkeme kapıları gösterilmiştir. Davalar, duruşmalar geçirilmiş ve tutuklanmışlardır.
Gazetenin yayın süresiyle ilgili açıklaması şöyledir. ''Bu gazete Cuma günleri saat sekizde çıkar. Sekizle dokuz arasında fırsat bulursa satılır. Dokuzda toplatılır. Saat onda yazarları sorguya çekilen Basın Hürriyetinin kurbanı felakete uğramış bir gazetedir.’’
‘’Marko Paşa’’ iletişim fakültelerinde okutulması gereken yayın hayatının en özgün tarihine sahip olsa da şuan bu imkânsız gibi görünüyor. Yine de bir tesellimiz var. Bu tarih tiyatroya uyarlandı ve çok yakında Gebze de izleyici ile buluşacak.
Yazarlığını Ahmet Sami Özbudak Yönetenliğini Emrah Eren’İn yaptığı ‘’Meçhul Paşa’’ adlı oyun kendini şöyle ifade ediyor.
‘’Markopaşa'nın 1946'da başlayıp meçhule doğru giden serüveni, 'bir cılız kalemden dile gelen hakikat'in peşinden gitmiş. Toplam 7 isim, 8 sahip, 10 yazı işleri müdürü, 9 matbaa, 10 adres değiştirerek dönemin çetin koşullarında 'devleri bile korkutan' ve 'fırsat bulabildiği zamanlarda' her şeye rağmen çıkan 77 sayı kalmış geriye. Bu sayılar aleyhine açılan 16 dava sonucu yazarlarının yattığı toplam 8 yıl, 2.5 aylık mahpusluk da cabası... Meçhulpaşa, işte bu serüveni anlatan hem şenlikli hem hüzünlü masalsı bir ortaoyunu...’’ Oyun 5 Aralık Çarşamba günü BİLKAR’ın davetlisi olarak Gebze de sahnelenecek.