Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü.
Ülkemiz ve bulunduğumuz coğrafya her zaman olduğundan daha fazla barışa ihtiyaç duyulmakta.
Uzun süredir Büyük Ortadoğu Projesi üzerinden, yoksul halklar ölüyor, öldürülüyor. Çatışma bölgelerinden canını kurtaran insanlar güvenlikli ülkelere ve bölgelere geçişlerde deniz facialarında, havasız ortamlarda toplu ölümler yaşıyor.
Bu olup biten felaketin sorumluları hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.
Aç gözlü zenginlerin kar hırsı, binlerce insanın ölümüne zemin hazırlıyor.
Dünya tarihinin en kanlı savaşı olarak tarihe geçen 2. Dünya Savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgali ile başladı.
Ardından 50 milyonun üzerinde insan öldü.
Milyonlarca yaralı sakat ve harabeye dönmüş kentler geriye kaldı.
İnsanlık tarihinin en acımasız, en kanlı, en kirli savaşının başladığı gün, 1 Eylül Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.
Aradan 76 yıl geçti, buna rağmen henüz barış sağlanmış değil.
Yaşadığımız coğrafyada insanlar vahşice katlediliyor.
Kadınlar köle pazarlarında ortaçağ yöntemi ile parayla alınıp, satılıyor.
Bütün bu vahşet, din adına, inanç adına, kimlik adına yapıldığını herkes biliyor.
Yanı başımızda Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Libya’da bunlar yaşanırken ülkemizde ve topraklarımızda çatışma ve gözyaşı eksik olmuyor.
Böylesi bir ortamda Dünya Barış Günü’ne girmiş bulunuyoruz.
Küresel emperyal güçlerin isteği ve talebi üzerine uzun süredir Suriye ve Irak’ta kirli bir savaş yürütülmekte.
Bu kirli savaşın mağdurları kadınlar ve çocuklar her gün sokaklarda, restoran önlerinde “bizi farkedin” diyor.
Hala kadınlar, gençler, çocuklar ölmeye devam ediyor.
Salgın hastalıklar, evsiz sığınmacılar gün geçtikçe çoğalıyor.
Çağ dışı IŞID gibi cihad örgütleri, en çok kadınlar ve çocukların yaşamını cehenneme çeviriyor.
Bu görüntüler yüzünden her yer yanıyor.
Yüreklerimiz de!....
Hiç iyi durumda değiliz...
Barış ve kardeşliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.
Barış hemen şimdi düşüncesiyle herkesi bu kirli savaşa karşı çıkmaya çağırıyorum.
Kirli pazarlıklara kurban edilecek tek bir canımız ve insanımız yok.
Barışın şefkatine hepimizin her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Haydi, hep birlikte önce ülkemize sonra bölgemize daha sonra da tüm dünyaya barış getirelim.
“Yurtta barış, dünyada barış” söylemine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Biz öldükçe, savaş baronları para kazanıyor.
Yaşadığımız topraklar hepimizi doyuracak ve barındıracak kadar zenginliğe sahiptir.
Barış, hemen şimdi diyorum.
Herkes bir şey yapabilir.
Henüz zaman geçmiş sayılmaz.