BARIŞ demekte mi yasak ?

 

 

Bugün, genel kabul gördüğü üzere DÜNYA BARIŞ GÜNÜ. Ama, ülkemizi demokrasi yerine OHAL ile yönetme tercihini kullanan siyasi anlayış ve onun güdümündeki mekanizmalar, bugünkü BARIŞ GÜNÜ ETKİNLİKLERİ için YASAKLAMA kararları alıyor.

Özce, DÜNYA BARIŞ GÜNÜ’NÜ KUTLAMAK YASAK demeye getiriyorlar.

Anladık, siz BARIŞ yanlısı değilsiniz. Çok net görülüyor ki SAVAŞ yanlısısınız. Ama, bu yasaklamalarla dünyada yalnızlaşmaya devam edersiniz. Başka da yol bulamazsınız.

Yazıya başlarken, ‘’genel kabul gördüğü üzere’’ ifadesini kullandım. Çünkü, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün üçüncü salı gününü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül'ü Barış Günü olarak kabul edilmiştir.

Ama, bu pek kabul görmemiştir.

Nedense, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkelerinin, barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı'nı başlattığı tarih olan 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan etmeleri daha fazla itibar görmüş, anmalar ile kutlamalar çoğunlukla 1 Eylül’de yapılmaya başlanmıştır.

Halen de, bu genel kabul sürmektedir.

İşte, şimdi yasaklama kararları alan zihniyetin aslında özünde ne demek istediğini anlatan durum budur.

Bu nedenle, YASAKLAMA kararlarına şaşırmıyoruz…

Ama, tam da bu noktada, bu kenti yönetenlere yöneltilmesi gereken bazı sorular var. Bu soruları birinci derecede yanıtlaması gereken, kabul ederse Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, ikinci derecede ise yasaklama kararını ilk açıklayan ve genele örnek teşkil eden İzmit Kaymakamı Ersin Emiroğlu’dur.

BARIŞ demenin, BARIŞI talep etmenin, SAVAŞ için yeter ya da dur demenin YASAK sayılabileceğini yönetsel güçlerini aldıkları KHK’lara dayandırmaktan öte bir açıklaması olmayan bu yöneticiler, içinde bulunduğumuz SAVAŞ psikolojisinden kurtulmak isteyen milyonlarca insana DUR diyor.

Bir anma için hazırlık yapan kurumlara Kaymakamlık adına gönderilen YASAKLAMA yazısında yer alan gerekçeleri görünce güldüm.

Çünkü;

Yaklaşık 1 ay boyunca gece saatlerinde kontrolsüz biçimde meydanlarda toplanıp sözde ‘demokrasi nöbeti’ tutan ve bu eylemler sırasında her türlü provokasyona açık olan toplulukların güvenlik sorunu yaşamadığı bu kentte, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri provoke edilip kana bulanırmış.

Bu gerekçeyi, akılla ve ahlakla izah etmek mümkün değil. Bu gerekçeye dayalı YASAKLAMA kararının altında yatan gerçek şudur:

‘’Siyasal iktidar, ülke genelinde halkı savaşa hazırlarken, siz kim oluyorsunuz da BARIŞ diye sokaklara çıkacaksınız ?

Yeni Türkiye’nin iç ve dış politika konsolidasyonunun en önemli kuramsal hedefinin tekerine çomak sokturmayız.’’

İşte, meseleye böyle bakan birilerinin yönetim erkini elinde bulundurduğu bir ülkede yasaklamanın her türüne şaşırmadan mücadele etmek gereği orta yerde durmaktadır.

Bilinmelidir ki, YASAK diyen zihniyetle YASAĞA KARŞI DİRENEN zihniyetler, bundan sonra daha da fazla göğüs göğse mücadele etmek zorunda kalacaktır.

‘Barış demek mi yasak ?’ bu soruyu her fırsatta soracağız.

İşte, AKP’nin Yeni Türkiyesi böyle bir ülke.

Tarihten süzülüp gelen toplumsal kazanımlarımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceksek (ki, gericiliği tarihin çöplüğüne gömmek için vermemek gerekiyor) bilinen bir deyişi yeniden anımsamakta yarar var.

Yaşasın tam bağımsız, sosyalist Türkiye…