10 Ocak 2016 Barış için Akademisyenler bildirisi...
Akademisyenler ikiye bölündü.
1128 Akademisyene cevap veren 150 Akademisyen de bir bildiri yayınlayarak;
"Devletin yanındayız, operasyonlara tam destek veriyoruz." dediler.
Bu 150 akademisyenin, yeni açılan üniversiteler başta olmak üzere,
hali hazırdaki diğer üniversitelerde dekan ve rektör olarak istihdam edilmelerine kesin gözüyle bakılıyor.
Kavga büyük.
İki sayının arasında, azımsanamayacak kadar büyük bir fark var.
Ama bazı öz-n-el durumlar, matematikteki nicelikleri bile değiştirdi.
'150'yiz ama küçümsemeyin, bizim babamız daha güçlü' durumundan...
Şu durumun felaketine ve rezaletine bakın.
Sanki futbol maçı kadar basit bir karşılaşma var ortada.
Halk ikiye bölünmüş.
Herkes birbirini suçluyor.
Oysa tek bir gerçek var, göz ardı edilmemesi gereken.
O da, hep olduğu gibi masum çocukların ve sivil halkın da ölmesi.
Devletin asker-polis güçleri ve pkk arasında kalan halk...
Her kafadan bir ses çıkıyor.
'Oh olsun!' diyor birisi, evinin önüne mayın döşerlerken niye ses çıkarmadılar?
Niçin arayıp şikayet etmediler?'
Nasıl şikayet etsinler? diye düşünmeden.
Ve ekliyor;
'Öldürülmeyi hak ediyorlar! '
Nasıl bir kindir,nefrettir bu?
Gaza gelmiş, sosyal iletişim sitelerinde birbirine sövüp sayıyor.
Sen teröristsin!
Sen Irkçısın!
Sen faşistsin!
Birkaçına sordum;
'Bildiriyi okudun mu?' diye,
'Ne bildirisi?'
Kamuoyu bu işte!
Ama bir konuya değinmeden geçemeyeceğim.
Katil devlet derken, katil pkk'yı es geçmemeliydiler.
Devleti eleştir, sonuna kadar..
Ama devleti eleştirdiğin kadar, pkk'yı da eleştireceksin.
Oradaki halk yıllardır zulüm ve baskı altında.
Üç aydır değil...
Pkk'nın yaptıklarını, katliamlarını, terörünü de eleştir.
Çünkü operasyonlar bitince, her şey güllük gülistanlık olmayacak.
Dün, daha önceki günler ve daha önceki yıllar da gül bahçesi değildi.
Bebekler ölmesin diyorsan, pkk'nın karşısında da "elini silahtan çek" diyeceksin.
"Ben barış istiyorum, çocuklar ölmesin" cümlesi yansız bir masumluğa sahip değil...
Sözün kısası;
Aslında hiç birimiz masum değiliz!