Hafta sonu ard arda yaşanan gelişmeler zinciri aklı başında herkesi derinden yaraladı.
İlk sarsıntı Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik yapılan tutuklamalar oldu.
Cumartesi günü Diyarbakır Baro başkanı Tahir Elçi silahlı saldırı sonucu öldürülmesi gerilime yeni bir halka ekledi.
Böyle günlerde dokuz kere yutkunup bir kez konuşmak en doğru olanıdır.
Aynı gün 64. hükümetin programı mecliste okundu.
CHP adına İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin yapmış olduğu konuşma uzun zaman tartışılacak içerik taşımaktaydı.
Bu ülkenin sorunları, sıkıntıları arttıkça gerilim de yükseliyor.
Gerçek gazeteciliğin pek çok kuralı ve ölçüsü vardır.
Ama temel ilkeleri objektif bağımsızlık ve şeffaflık bu işin olmazsa olmaz kuralıdır.
Ne var ki Cumhuriyet rejimini tanımlayan “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” üçlüsü nasıl tökezlediyse gazeteciliğin “objektif, bağımsız, şeffaflık” saçağı hep topallamıştır.
Bağımsızlık sağlansa, tarafsız olunmamış zaten bağımlı olunca şeffaflık fiilen ortadan kalkar.
Çünkü, gazeteciliğin ortak bir tanımı vardır.
Yaşamını salt basın yayın üzerinden kazanan kişilere gazeteci denir.
Bu yüzden besleme basın denildiği zaman, akla ihaleci medya patronları ve onların emir kulu tetikçi elemanları gelir.
İşte bu yüzdendir ki, yerel ve yaygın basın denilen bulanık sularda gazeteci kimliğini kirletmeden yüzebilmenin tek şartı vardır, tüm güç odaklarını eleştirebilmek herkese eşit mesafede durabilmektir.
Böyle bir tarafsızlık ve objektif olmak doğal olarak sizi bağımsız kılar.
Oysa yaşananlara bakıyoruz, iktidarı kollayıp muhalefi koltuklayıp arada bir iktidarı topa tutan sözde gazetecilik piar çalışmasından farklı birşey değil.
Bu yüzden sadece bardağın boş tarafını değil her iki tarafını görmek lazım.
Günlerdir iktidarın yandaş bazı kalemleri gazetecilik yapan pek çok insanın tutuklanmasını talep etmesi veya işten atılması yönünde telkinde bulunmaları geldiğimiz noktanın açık izahıdır.
Bunların başında Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutuklanması gazeteciliğe yapılan en büyük baskı ve saldırıdır.
Gazeteci siyasetçinin dalkavuğu değildir.
Böyle günlerde gazeteciler daha cesur olmalı.
Çünkü topluma karşı vicdanı sorumlulukları vardır.
Pazar günü Gebze’de Emek Birleşenlerinin yürüyüşü vardı.
Çok sayıda insanın katıldığı yürüyüş trafo meydanından başladı Gebze Kent Meydan’ında okunan ortak bildiri ile yürüyüş sonlandı.
Yürüyüşe katılan insanlar oldukça tepkili ve öfkeliydi.
Üst üstte gelen Tutuklama ve saldırılar Pek çok insanı sokaklara yönelti.
Bu tür saldırılar ve baskılar devam ettiği sürece sokaklar hareketlenecek gibi gözüküyor.
Çünkü insanlar iktidarın söylemlerine güvenmiyor.
Bu sonuçlar hepimizi rahatsız edici boyutlara doğru savruluyor.
Umarım aynı sorunlar ve sıkıntılar devam etmez.
Ortak paydalarda birlikte hareket edip mevcut sorunların üzerinden hep birlikte geliriz.